Gazetemizin bir önceki sayısında köşemde Zeytinburnu’nda vekil havasını yazmıştım. Yazıma ilgi beklediğimden daha büyük oldu. Olumlu görüşlerin yanında beni taraflı davranmakla eleştiren yorumlarda oldu. Ama be sahada gördüklerimiz yazdım. Türkiye artık 2011 Genel Seçim havasına girdi. Ben de bu yazımda bir milletvekili nasıl olmalıdır. Bunu sizlerle paylaşacağım.
BİR milletvekili nasıl olmalıdır?
Başka bir deyişle toplum önüne çıkıp, toplum önderliği yapacak kişilerin vicdanına göre mi yoksa cüzdanına göre mi hareket etmeleri gerekir?
Tabi ki cüzdanına değil vicdanına göre hareket etmelidir. Koltuk kaygısı taşımayıp yeri geldiğinde doğru bildiğinden şaşmadan “kral çıplak” diye bağırabilmeli.
Memleketimizde oynanan siyasi oyunlara alet olup bunu da millete “demokrasi” diye yutturmamalı.
Gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen, sözüne güvenilen, sözünün eri ve korkusuz olmalı.
Yalan söyleyebilecek, el öpüp, boyun bükecek, vatandaşa efelenip, bürokrata kükreyecek, gariplere efelenip, lider menfaat çetelerine boyun eğecek, fikir ve proje üretmek yerine ülkesi satılırken göz kapayıp el kaldıracak adam olmamalı.
Bir milletvekili öyle bir yiğit olmalı ki; gece başını yastığa koymadan önce kendi kendine sormalıdır;
Bir haksızlığa sebep olup, bir ananın yüreğine ateş düşürmüş müyümdür?” diye.
Bir gencin hayatını karartıp, bir babayı gecenin ortasında ağlatmış mıyımdır?” diye.
Bugün ülkem ve milletim için ne yaptım? Toprağımın bütünlüğü ve bayrağımın özgürlüğü için hangi kararlara imza attım? diye muhakeme yapabilmelidir
Bölücülere, dış mihraklara, yandaş talancılara, tahrikçilere, tertipçilere, din simsarlarına, etnik ayrımcılık yapanlara, provokatörlere ve hortumculara geçit vermemek için, TBMM’de baskı altında kalmadan kendi irademle çıkarılan yasalara karşı göğsümü siper ettim ve geçit vermedim diyebilmelidir.
Yani bizim adımıza yasama yapan vekilimizin, “vicdanı, özgür iradesi, vatan - millet - bayrak sevgisi, cumhuriyete sadakati ve aklı olmalıdır.