Ben kahveci çocuğuyum. Babama yardıma gittiğimde, kahvedekilerin pis yedili diye bir iskambil oyunu oynadıklarını duyardım.
6+1 lik muhalefet masasını seyrettikçe aklıma o oyun geliyor.
Son açıklamaları da gösterdi ki bunların bu ülkeye ve insanına verebilecekleri tek şey; kargaşa, kriz, sıkıntı…
Dişe dokunur tek bir proje ve vaatleri yoktur.
Daha içlerinden bir cumhurbaşkanı adayı bile çıkaramıyorlar.
Allah muhafaza yanlışlıkla seçimi kazansalar, Türkiye gibi sıkıntılı bir coğrafyada bulunan bu ülkeyi nasıl yönetecekler?
İstanbul’da maalesef bunu en acı bir şekilde tecrübe ettik.
Güzelim İstanbul beş yıl kaybetti. Bir de adam sanki çok başarılı olmuş gibi cumhurbaşkanı olmak istiyor.
Taraftarları başarısızlığa bir kılıf bulmuşlar, güya hükümet engelliyormuş.
El insaf yahu oynamayı bilmeyen gelin yerim dar dermiş.
11 seçim kaybeden başkanı da yaşı itibarı ile başka şansı olmayacağı için kolları sıvadı.
Ama yenik pehlivan mızmızlığı ile rakibim güreşmesin diyor.
Ne dişe dokunur bir fikirleri var ne de ülke adına bir dert taşıyor bu adamlar.
Halktan bir karşılık bulamıyorlar. Yirmi yıldır iktidar olan, işin tabii akışı içinde yıpranması gereken Recep Tayyib Erdoğan yine halkın tek umudu.
Evet sıkıntılar oldu ve bir kısmı hala devam ediyor.
Ama bunları yine “O adam” çözer diyor halk.
Yerden göğe kadar da haklılar.
Keşke etrafında kendisi gibi kırk elli yiğit olsaydı.
Ama rahmetli Necip Fazıl üstat, kahtı-ı rical (Adam yokluğu) derdi.
O da ülkenin kaderi herhalde.
Bunda, ülkenin politik ahlakındaki sıkıntından pek çok insanın bu işten uzak durmasının da etkisi olsa gerek.
Yalnız başına da olsa Tayyib bey aslanlar gibi hizmete devam ediyor. Rabbim yardım ede…
Halk olarak bize düşen; yalan yanlış propagandalara kanmadan, samimi ile sahtekârı ayırt ederek belki de tarihin en önemli seçimini kazasız belasız atlatmaktır.
Gelecek inşallah bizimdir. “İçimizdeki akılsızlar yüzünden bizi de helak etme Allah’ım.
” Ümit varız çünkü; şu istikbal güneşi içinde en yüksek gür seda İslam’ın sedası olacaktır.
İslam ve Türk ruh ve benden gibidir.
Aksi halde Danimarkalı soytarı aziz kitabımız Kur’an-ı kerimi Türk Büyükelçiliği önünde değil başka bir ülke elçiliği önünde yakardı. Vesselam…