Zeytinburnu İETT arazisi karakolluk
Zeytinburnu İETT arazisi karakolluk
Zeytinburnu’nda İETT’ye ait arazinin devredilmesinden bu yana 30 yıl geçti. Kuruma vaat edilen 240 daire tamamlanmayınca yok pahasına satıldı. Şimdi de bölge kentsel dönüşüme sokulmak istenince direnen daire sahipleri karakolluk oldu.
Zeytinburnu’nda İETT’ye ait arazinin devredilmesinden bu yana 30 yıl geçti. Kuruma vaat edilen 240 daire tamamlanmayınca yok pahasına satıldı. Şimdi de bölge kentsel dönüşüme sokulmak istenince direnen daire sahipleri karakolluk oldu.
Zeytinburnu’nda Denizatı sitesinin bulunduğu arazide birkaç haftadan beri büyük bir mücadele sürüyor. Bu mücadele Denizatı sitesinin riskli yapılar olduğunu öne sürean müteahhit ve onunla sözleşme imzalayan daire sahipleri ile “Bizim binalarımız riskli değil İTÜ’den raporumuz var” diyen diğer daire sahipleri arasında sürerken devreye Çevre Bakanlığı, Kaymakamlık ve Emniyet Müdürlüğü de girince iş büyüdü. Karot alınmasını engelleyen daire sahipleri karga tulumba çevik kuvvet otobüslerine bindirilip götürüldü.
Arazinin hikâyesini geçen hafta yazmıştık. Şimdi o öyküyü kısaca yeniden anımsayalım. 1986 yılında Zeytinburnu’ndaki İETT’ye ait 56 dönümlük arazi kat karşılığında ilçe belediyesine devredilmişti. İlçe belediyesi de, İETT’ye 240 daire karşılığında Çakın İnşaat’la sözleşme imzalamıştı. Çakın İnşaat, inşaatlara başlamış ama tamamlayamadan iflas etmiş. Müteahhit, arsanın sahibi olan İETT’nin payına düşen 240 dairenin ancak kaba inşaatlarını tamamlayabilmiş, kendi payına düşen dairelerin de bir kısmını satmış, yarım bıraktıkları ve hiç başlayamadıklarını ise olduğu gibi bırakmıştı. Çakın İnşaat’tan sonra arazide bu kez Erler İnşaat inşaatları devralmış, o da İETT’nin daireleri yerine kendi payına düşenleri bitirmeye koyulmuş ve bitirdiklerinin bir kısmını satmıştı. İlçe belediyesinden İmar Kanunu’nun 18. maddesi bir kez Çakın İnşaat döneminde uygulanmışken Erler İnşaat döneminde ikinci kez bu madde uygulanmak istendi. Arazide ikinci kez parselasyon uygulanırsa inşaat yapılan alanlar artırılacaktı. Erler İnşaat kendisine yeni inşaat alanı yaratırken ilçe belediyesini ile İETT’ye de fazladan konutlar verecekti. Ancak daire sahiplerinin arsa payları bu uygulama ile üçe ayrı parsele bölünmüş ve oturdukları daireler planlarda 55 metrekareye düşürülmüştü. Konut sahipleri bu planı İdare Mahkemesi’nden bozunca müteahhidin planı altüst olmuştu.
Formülü buldular
Erler İnşaat’ın ortağı Naci Ekşi, ne yapacağını düşünürken dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı bakanın verdiği bilgiyle formülü de buldu. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Biraz bekle yakında Kentsel Dönüşüm Yasası Çıkacak. O zaman bölgeyi kentsel dönüşüme sokarsınız, Sorun da çözülür” deyince Ekşi, dönüp müteahhit aramaya koyuldur. Bunu biz söylemiyoruz. Ekşi, kat malikleri ile yapılan toplantıda bizzat kendisi ifade ediyor.
Ekşi, bu süreçte Tahincioğlu firması ile görüşerek bu arazi ile ilgilenmesini sağlar. Ardından İETT’nin kaba inşaat halindeki 240 konutu ihaleye çıkar. İlk iki ihalede kimse muhammen bedeli vermez.. Tahincioğlu, 2014 tarihindeki üçüncü ihalede 114 milyon TL’ye İETT’nin 240 dairesinin sahibi olur. Tahincioğlu şirketi aslında ayrı parselde bulunan İETT’nin kaba inşaatı tamamlanmış dairelerini bitirip satabilir. Ama Tahincioğlu, içinde Erler İnşaat’a ait parseller ile Denizatı Sitesi’nin de bulunduğu arazinin tamamına yönelik bir proje yapmak istiyor. Arazinin tamamına yönelik bir proje yapılması halinde 1380 konut ve 100 dükkan inşa edilecek demektir. Piyasa rayicine göre 1.5 milyar dolarlık bir rant söz konusu.
Tüm araziyi kapsıyor
Zaten Tahincioğlu internet sitesinde yapılması planlanan projeleri arasında gösterdiği “Nida Denizatı” adını verdiği projesinin inşaat alanını 340 bin metrekare olarak göstermiş. Bu da sadece satın aldığı İETT bloklarının olduğu parseli değil arazinin tümünü kapsayan bir projeyi hedeflediğini gösteriyor. Tahincioğlu, Erler İnşaat ile kat maliklerinden önce bir sözleşme imzalamış. Ancak 320 daire sahibini de ikna etmesi gerekiyor ki, arazinin tamamına inşaat yapabilsin. Bu kadar kişinin talepleri ile uğraşmak yerine müteahhitlerin genelde kestirmeden gittiği yol izlenmiş. Binaların riskli olduğunu öne sürmek ve böylece kentsel dönüşüme sokmak. Kentsel dönüşüme sokulduğunda arazinin tümü üzerinden yüksek emsale göre inşaat yapılabiliyor.
80 sözleşme var
Şu ana kadar 80 kadar daire sahibi ile sözleşme yapılmış. Geri kalan daire sahiplerini ikna etmek zor olduğu için binaların 2007 yılında çıkan Deprem Yönetmeliğinden önce yapıldığı, dolayısıyla riskli olduğu öne sürülüyor. Bu amaçla bakanlıktan sertifikalı Bultaş şirketi ile sözleşme yapılarak Denizatı Sitesi’nin denetimi istieniylor. Oysa Deniz Atı Sitesi, Deprem Yönetmeliği’nin çıktığı 2007’den önce yapılmış olmasına karşın, tünel kalıp sistemi ile inşa edildiği için sağlam yapı kategorisine giriyor. Ayrıca 1999 yılında da bina sakinleri İTÜ’den binalarının sağlam olduklarına dair rapor da almışlar.
Şimdi birkaç haftadan beri Denizatı Sitesi’nde karot alma savaşı yaşanıyor. Bultaş Şirketi binadan karot almak için siteye geldiğinde daire sakinlerinin direnişi ile karşılaşıyor. Geçen hafta Bultaş Şirketi ve Tahincioğlu’nun avukatı yanlarına polis ekip otoları ile geldiğinde direnişle karşılaştılar. Bultaş şirketinin elemanları ikinci kez geldiklerinde bu kez üç adet sitenin içinde iki adet de sitenin dışında olmak üzere beş çevik kuvvet otobüsü de kendilerine eşlik etti. Direnen kat malikleri çevik kuvvet otobüslerine dolduruldu. Bu canhıraş mücadelenin bir nedeni de kat maliklerinden bazılarının Bultaş firmasının faaliyetlerinin durdurulması amacıyla Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açtığı dava. Dava sonuçlanmadan Bultaş firması karot alıp riskli yapı raporunu vermek istiyor. O nedenle dava sonucu beklenmeden polis devreye sokularak karot alınmak isteniyor.
Tahincioğlu Şirketi yaptığı açıklamada, binalardan karot alınması işe ile kendilerinin bir ilgisi bulunmadığını, her bloktan bir kişinin talebiyle Bultaş firmasının karot almaya çalıştığını, diğer daire sahiplerinin de bunu engellediğini belirtiyor. Ancak Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava dosyasına giren ve İstanbul Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden Doç. Dr. Cenk Ayhan’dan istenen raporda, talebin Tahincioğlu firmasından geldiği açıkça belirtiliyor...
KAYNAK: CUMHURİYET-MİYASE İLKNUR
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.