Zeytinburnu'na İlk Yerleşim İstanbul’un Türklerin eline geçmesini izleyen yıllarda Kazlıçeşme dolaylarına “Kudüslü Papazlar” diye adlandırılan insan topluluğu yerleşmeye başladı. Bir süre sonra, Zeytinburnu ile Kazlıçeşme dolayları Kudüslü Papazların, türlü tarım ürünleri, zeytin ve birçok yemişler yetiştirerek, gönüllerince yaşam sürdürdükleri şirin bir yöre durumuna geldi. 1957 tarihinde ise 7033 sayılı yasa ile “ZEYTİNBURNU İLÇESİ” adıyla İstanbul ilinin 14. İlçesi olarak örgütlendirilmeye başlandı.
Zeytinburnu, Trakya’nın güneydoğusunda, Çatalca yarımadasının, Marmara denizine bakan yamaçlarının, bu denizle birleştiği yerdedir. Tarihi yarımada ile surlarla ayrılmış, E-5 karayoluna sınır ve havalimanına 15-20 dakikalık mesafededir. Bu sebeple İstanbul’un dışarı açılan önemli bir penceresidir. Doğusunda Fatih, Kuzeyinde Bayrampaşa, Batısında Güngören, Bakırköy, Güneyinde ise Marmara Deniziyle çevrilidir.
İşte İlçemizin bu jeopolitik yapısı İstanbul’un son 10 yıldaki yükselen yıldızı olmasının en önemli faktörü. Geçtiğimiz günlerde Zeytinburnu 9.kent konseyi yapıldı. Zeytinburnu Haber Gazetesi adına Kent Konseyini ben takip ettim. Zeytinburnu Rehberi bir slayt ile birlikte Kent Konseyine tanıtıldı. Bu tür yayınları hazırlamak gerçekten çok güçtür. Eksikleri olmasına rağmen yine de başarılı bir çalışma olduğuna inanıyorum. Kent Konseylerini çok önemsiyorum. Gerçek manada da ilçemizin Kent Konseyi 9.Kent Konseyi oldu. Zeytinburnu’nda ki sivil toplum örgütleri, yöneticiler ve siyasiler bir araya gelerek İlçemizi konuştular tartıştılar. Katılımın yüksek düzeyde olması ise beni çok mutlu etti. 9.Kent Konseyinde ilçemiz adına çok önemli kararlar alındı. En önemlisi Konseyde gözlediğim Zeytinburnu İlçe bilincinin oluşmasıydı.
Zeytinburnu ve Zeytinburnulu olmak yani Zeytinburnu Bilincini geliştirmek buna sahip çıkma fikrini ne zaman tüm ilçe sakinlerimizin kafasına yerleştirirsek İşte O zaman Zeytinburnu İstanbul’un yükselen yıldızı olacaktır. Niçin Zeytinburnu Bilincini önemsiyorum. Gazetecilik Mesleğimden ötürü Sokağın nabzını çok iyi tuttuğuma inanıyorum.
Zeytinburnu’nda kurulan sivil toplum örgütleri, semt bilincinden uzak bölgesel milliyetçilik yani kendi illerine yönelmiş kapı önlerini dahi temizlemekten acizler. Sporda ve Futbolda bireysel başarıların peşine düşmüşler. Eğitime, ilçemizde yapılan yatırımlar artsa da, Türkiye bazında elde edilmiş çok büyük derecelerimiz yok. Okullarımızın sporda elde ettiği Türkiye derecelerini ise çok önemsiyorum. Toplumun ortak faydasına sunulmuş ve İlçemiz sınırları içerisinde bulunan büyük tesislerin (Abdi İpekçi, Topkapı 1453 Panorama vb..) Adlarının uzaktan yakından Zeytinburnu ile ilgisinin olmaması ise çok manidardır. Bugün de İlçemize yapılan çok büyük yatırımlarda da görülüyor ki özellikle Zeytinburnu adının kullanmasından kaçınılıyor.
Zeytinburnu Meydanı projesi, Sahilde yapılan oteller,rezizdanslar, Alışveriş Merkezleri, Dev yat Limanı projesi ve bu yıl Sur tecrit planının uygulamaya alınması ile birlikte ilçemiz büyük bir değişimin içine girecek.
Bizlere düşen değişime hızlı bir şeklide ayak uydurmak. Bunu yaparken ilçemizin menfaatlerini her zaman bireysel menfaatlerimizin önünde tutmak. Birlik ve beraberliğimizi ön plana çıkarmak. Adam kayırmacılıktan, torpilden kaçınmalıyız. Toplumun ve Zeytinburnu’nun menfaatini ön planda tutmalıyız. İlçemizin gelişimine ışık tutacak projeler hazırlamalıyız. Zeytinburnu’nda un, su, yağ, şeker var ama bizler halen daha helva yapmasını öğrenemedik. Helva yapmayı öğrenmek dileğiyle..
Tüm analarımızın, bacılarımızın 8 Mart Dünya kadınlar gününü kutluyorum. Kalın sağlıcakla..