Din: Arapça bir kelime olup, millet, hâl, hüküm anlamına gelirken; Istılahta Allah’ın insanlar için koyduğu hayat nizamıdır.
Dindar: Din kurallarına uyan dini hayatın temeli bilen kimsedir.
Ben aklım erdiğinden beri dinimin kurallarını öğrenmeye ve bu kurallara uymaya gayret ettim, ediyorum, edeceğim.
İnanıp da sevdiğim İslam dini insana hem dünyada huzur hem de ahirette mutluluk vaat ediyor.
Tecrübe ile sabit ki dinini kaynaklardan öğrenerek yaşayan kimse dünyada huzuru bulur, bunu onun yüzünden de okuyabiliriz.
Yüzü pırıl pırıl, kalbi rahattır.
Oysa dinden bihaber olan onunla ilişkisi yetersiz onların yüzlerinde bile bir kasvet ve huzursuzluk hatta bir sönüklük vardır.
İçten içe bir gelecek endişesi ve gizli bir korku vardır.
Kendisi bilmese bile nefsi gerçeği bilmekte ama inadından hakka yönelmemektedir.
Ayrıca bir grup insan daha var ki; onlar din ile ilgili hemen hiçbir şey bilmedikleri halde, dine düşmanlık etmekte ve aleyhtarlık yapmaktadır.
Bu iki cihetle olmakta. Ya kendisine dindar diyenlerin yanlışlarına bakarak karşı konuma yerleşmekte ya da kedisine rehber seçtiklerinin iğvası ile dine karşı çıkmaktadır.
Ömrüm boyunca tanıdığım pek çok din muhalifi böyleydi.Harf inkılabı dini kitaplarla bağımızı uzun zaman kopardı. 1950 ‘den donra Latin harfleri ile din kitapları yazılmaya başlandı.
Şu an bol miktarda dini neşriyat var.
Lakin ne yazık ki toplumumuzda okuma alışkanlığı yok.
Tabi bir de farklı bir tehlike var.
Bu kitapların güvenilir kimseler tarafından doğru kaynaklardan faydalanarak yazılmamış olması ihtimali var.
Çünkü çok farklı şeytani oyunlarda oynanmaktadır.
Şifa diye zehir de sunulabilmektedir. Onun için kitapların referansı, yazarı, yayın evi önemlidir.
Evet, bu ülke ve bu millet çok önemlidir. Şayet ecdadının yolunda yürürse emperyalistlerin başına bela olur.
Bunu onlar çok iyi biliyor ve görüyorlar.
Yüz yıllardır bu topraklara öyle çiviler çakmışlar ki yetmiş yıldır bunlardan kurtulma mücadelesi veriyoruz.
Hâlâ daha istediğimiz gibi yol alamadık.
Bu milletin seçimle işbaşına getirdiği iktidarlar emperyalistlerin ördüğü bariyerleri yok etmekte yetersiz kalıyor.
Milletin elindeki yegâne güç olan seçimi de bertaraf etmek için bin bir hile ve dolap çevriliyor.
Ebedi olarak kendilerini seçmeyecek olan kitleyi onlardan gözüken sahte milliyetçi ve dindarları payanda yaparak eski zihniyeti tahkim etmeye çalışıyorlar.
Ben dindarım, benim dinim feraset sahibi olmamı emrediyor. Ferasetim de “aman dikkat, koyun postu giymiş kurtlar var!” diyor.
Vesselam.