Atalarımızın bir sözü bu günlerde tekrar hatırlandı. "bir musibet bin nasihatten hayırlıdır". Gerçi biraz acı oldu. Evet 15 Temmuzda büyük bir musibetle karşı karşıya kaldık milletçe.
Ülkemiz üniformalı hainler ile işgal edilmek istendi. Ama milletimiz genlerindeki hürriyet aşkı ile evinden çıktı. Göğsünü kurşunlara, bombalara siper ederek hainler ve arkalarında kim varsa onların planlarını bozdu. Şehitler ve gazilerimiz bize bu vatanı ve hürriyetimizi iade etti.
Ayrıca cumhuriyet tarihi boyunca göreve gelmiş en milli ve en dindar başbakanı ve bilahare Cumhurbaşkanını yalnız bırakmadı. Meydanlarda slogan olarak haykırılan "dik dur eğilme bu millet seninle” sözünün kuru laf olmadığını cümle aleme gösterdi. Bu işi yapanlar hemen her siyasi görüşten insanlardı.
Farklı oranlarda da olsa... Şunu biliyoruz bu millet tarihi boyunca başındaki emir işinin ehli, samimi ve dirayetli ise yapamayacağı iş yoktur. Bunu tekrar hatırladık. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki şehitlerin içinde çok yakından tanıdığım ve sevdiğim insanlarda vardı.Allah makamlarını ali eylesin. Tabi bu tür hercümerçlerde farklı seslerde çıkar çıkmaya da başladı.
Herkes bu olayın bi kenarından kendisine pay çıkarmaya çalışır; çalışıyor. Biri çıkıyor eğitim laik olsa darbe olmazdı diyor.
Sanki askeri okullarda şeriat eğitimi verilmiş gibi. Başka biri çıkıyor fetöcü hainlerin haksız yere kullandıkları cemaat kelimesinden hareketle asırlarca bu milletin manevi ve sosyal hayatında belkemiği mesafesinde olan gerçek cemaatlere ağzından salyalar saçarak saldırıyor. Ve bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor. Ayrıca yıllarca yapageldikleri pisliklerin üstünü de örtmeye çalışıyorlar.
Türkiye de benim yakından tanıdığım hiçbir gerçek cemaatin devlete sızma ve ele geçirme gibi bir niyeti yoktur Olamazda. Çünkü her şeyleri açık olan bu cemaatlerin böyle sofistike bir işi yapma ihtimali yoktur.
Kaldı ki fetö terör örgütü lideri bu yaptıklarını yapacağını ta 40 yıl evvel sohbetlerinde anlatıyordu. Bize bunun adamları siz şimdi iktidara talip olarak yanlış yapıyorsunuz diyorlardı. O sırada ben MSP. de(milli selamet partisi) siyaset yapıyordum. Bu görüşleri devletçe bilinmesine rağmen devletin hemen her kesimi tarafından yıllarca korunup kollanmış ve büyümesi temin edilmiştir. Ayrıca dindar insanlarımızın samimi duygularını da istismar etmesine adeta çanak tutulmuştur.
Üst aklın yol gösterdiği fetö çeşitli kurumlardaki samimi dindar insanımıza karşı oluşturulmuş barajları verdiği din dışı fetvalarla aşmış İslam’ın kesin haram kıldığı fiilleri gizlenme adına yapmalarını istemiştir. Alkol zina ve terki sala ve terki orucu sanki bir zaruretmiş gibi bağlılarına telkin etmiştir. Laikliği din dışılık olarak uygulayanlara bir büyük ders verilmiştir. Samimi dindarların önünü kesenler bu ülkeye ne kadar zarar verdiklerini herhalde görmüşlerdir.
Eski Cumhurbaşkanımızın başı örtülü eşinin elini sıkmamak için protokol sırasından kaçan general darbeden bihaber kalmış adeta uyumuştur.
En yakınındaki subayın fetöcü olduğu ortaya çıkmıştır. Bu musibetten sonra artık işini iyi yapan kişinin ailesine namazına içkisine bakmadan görevine devam ettirirseniz Ömer Halis Demir gibi nice kahramanlar çıkacağını göreceksiniz. Ahir kelam bu olayı bahane ederek kimse samimi insanları rencide etmemeli yeni bir fitne sebebi olamamalıdır. Hep beraber devletimize milletimize sahip çıkıp bir ve beraber olarak geleceğe yürümeliyiz.