Buruk bir kurban bayramı daha yaşadık. Uzun zamandır dünya Korona belasıyla mücadele ediyor ve bu bela belki de şükrünü yerine getiremediğimiz; kucaklaşmalarımızı, ziyaretlerimizi yapamadığımız bir başka bayram olarak geçti. Yakınlarımızla telefonda bayramlaştık. Salgın hastalıklar daima insanların canını yakmıştır.
Benim çocukluğumda bu ülkede verem, kızamık, suçiçeği gibi hastalıklar can alıyordu. Aşılarla bunlar önlendi. Koronanın da önleyicisi aşı olacak. Çok hızlı yayıldığı için aşılar biraz acele kullanılmaya başlandı. Her devirde toplumda çatlak sesler kaos isteyenler olmuştu. Fakat günümüzdeki kadar etkili olamıyorlar dı. İletişim bugünkü kadar yaygın değildi. Kaos isteyenlerin en önemli hedefi devlet ve vatandaş arasında güvensizlik oluşturmaktır.
Benim yaklaşık elli yıldır yakından tanıdığım sayın Recep Tayyip Erdoğan milletin aleyhine olan hiçbir şeye evet demeyecek bir liderdir. Kuş gribi aşısında o zamanki sağlık bakanı Recep Akdağ’a karşı çıkmış, biz bu aşıyı yaptırmayacağız demiş. Oysa korona aşısını üç doz yaptırdığını kendisi açıklamıştır.
Hiçbir araştırmaya dayanmayan dedikodularla insanları aşıdan uzak tutmaya çalışıyorlar. Bunlar iyi niyetli değil, biline. Korona yaygınlaşınca devlet mecburi kısıtlamalara gidiyor. Bu sefer de aynı çevreler, işsizlik ve fakirlik edebiyatı yapıyorlar.
Hele bu fakirlik ve açlık edebiyatı yapanları anlamakta çok zorluk çekiyorum. Son bayram tatilinde nüfusu onlarca kat artan sahil şeridi acaba fakirler tarafından mı dolduruldu?
İstanbul ‘da herhangi bir semte gittiğimde arabamı park edecek boşluk bulamıyorum. Her biri bayağı lüks arabalar. Bunlar fakirlik ve açlık çekenlere mi ait? Her her aile ferdinin elindeki lüks cep telefonları fakirlik eseri mi? İnsanda biraz insaf olur.
Son yirmi yılda Türkiye’nin geldiği noktayı görmeyenler kör olsa gerek. Yolları, köprüleri ve hastaneleri saymıyorum. Onlar bazılarına lazım değil.
Boğazda ilk köprü yapılırken ben Ortaköy’de ortaokulda okuyordum. ( Gazi Osman Paşa Orta Okulu) hemen köprünün dibidir. O zamanki CHP sözcüsü Besim Üstünel “Yaptırmayacağız! Buradan mutlu azınlık geçecek” diye bas bas bağırıyordu. Şimdi tam beş geçit var ve yetmiyor.
Ben ömrümde şunu gördüm, bu CHP ülkeye bir şey vermiyor. Ama hala varlığını sürdürüyor. Keşke ülke için çaba gösterseydi, yazık. Şimdi bir terane tutturdular Z kuşağı diye. Kardeşim bunu her seçim söylerler ama CHP” oyu hep aynıdır. Artık yutmuyoruz.
Biline, Vesselam