Her şey O’na c.c. aittir ve O c.c. ne isterse o olur. Neyi istemezse olmaz. İşte böyle bir anlayışla hayata bakarsak: işimiz kolaylaşır.
Hayatımızı Allah c.c. merkezli hale getirmiş oluruz. Çünkü kendisi yaratan benim, var eden benim, yok edecekte benim. Dilediğimi aziz ederim. Dilediğimi zelil (alçak) ederim. Hayır bana aittir. Kudret sahibi benim diyor.
Elhak doğrudur. Böyle bir doğrudan sonra insanın hayatını tanzimi ne kadar kolay olur. Hemen Sevgili Peygambere a.s. müracaat edip. Nasıl davranayım? sualini yöneltmek icap eder. O a.s. zaten hayatı ile bu suale cevap vermiş. Her yaptığını Allah c.c. için yapmış. Yapmadığını da gene Allah c.c. için yapmamış. Buna büyükler rızayı ilahiyi gözetmek diyorlar. Devamında da Allah c.c için sev; Allah c.c için buğuz et. Diyorlar.
Basit ve adi menfaatçilik yok. İşine gelen yanlışa alkış, işine gelmeyen doğruya yuh çekmek yok.
Tam tersi geçerli.
Bu insan işte iyi insandır. Toplum böyle insanlara çok muhtaçtır. Hatta ilk başlarda bu tip insanları yadırgar. Bu ne biçim adam ya hu onun lehine konuşuyorum. Karşı çıkıyor. Aleyhine şeyler söylüyorum susuyor.
İşte fazilet bu.
Altın gibi bir şey.
Bazen moda onu geri itse bile her zaman değerli oldu. Olmaya devam edecek.
Evet modadır diye cam parçaları ve boncuklar kadınların kollarını ve boyunlarını süslese de uzun vadede Altın gene vazgeçilmez değerdir. Tıpkı bunun gibi.
Toplumlarda bazı devrelerde süslü, yaldızlı sözler söyleyen sahte mücevher durumundaki insanlara değer verse de toplum hayatı için kısa sayılabilecek bir zaman diliminde bunların değersizliği anlaşılır ve gerçek değerlere yönelinir. Aynen de öyle oluyor. Allah adamları tekrar gözbebeği olma durumuna geliyorlar. Aslında onların ayağı sabit. Onlar rızayı bari odasındalar. Gafil olan bizler onların yanına gidiyoruz. İyide ediyoruz.
Çünkü hatadan dönmekte fazilettir.
ADEM TOPAL