Milli Sinemanın Öncü Yönetmeni Yücel Çakmaklı ZKSM’de Anıldı
Milli Sinemanın Öncü Yönetmeni Yücel Çakmaklı ZKSM’de Anıldı
Birçok edebî eseri başarıyla sinemaya uyarlayan ve kendine has bir sinema dili oluşturan kıymetli yönetmen Yücel Çakmak, Zeytinburnu Kültür Sanat’ta adına düzenlenen bir panelle anıldı.
Birçok edebî eseri başarıyla sinemaya uyarlayan ve kendine has bir sinema dili oluşturan kıymetli yönetmen Yücel Çakmak, Zeytinburnu Kültür Sanat’ta adına düzenlenen bir panelle anıldı.
Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi “Yücel Çakmaklı 86 Yaşında” paneline ev sahipliği yaptı. 12 Ocak Perşembe akşamı gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü ise Yönetmen İhsan Kabil üstlendi. 19.30’da başlayan panelin diğer konuşmacıları ise Ali Osman Emirosmanoğlu, Nazif Tunç ve Mesut Bostan oldu. Panelde Türk Sineması’na bir ömür vakfetmiş yönetmenin yaşamı, filmleri ve sinema dili ele alındı.
“YÜCEL ÇAKMAKLI, FİLM ÇEKİMİ ESNASINDA BAMBAŞKA BİR HÂLE GİRERDİ”
Ali Osman Emirosmanoğlu Yücel Çakmaklı ile film çekme serüvenlerini anlatırken Çakmaklı’nın kişiliğine de değindi. Emirosmanoğlu; “Arkadaşları da bilir Yücel çok sakin, çok kibar, kimseye en ufak bir kötü söz söylemeyen bir arkadaşımızdı. Fakat film çekimi sırasında Yücel gider başka bir insan gelirdi. O kadar hırslı, o kadar atak, geceleri az uyur, sabah erkenden gelir. Davranışları aman şöyle olsun böyle olsun… Yani bambaşka bir hâle girerdi.” dedi.
“YÜCEL AĞABEY KASABADA SEYRETTİĞİM İLK FİLMLERDEN BİRİNİN YÖNETMENİYDİ”
Panelin ikinci konuşmasını yapan Nazif Tunç; “Yücel Ağabey, kasabada seyrettiğim ilk filmlerden birinin yönetmeniydi. Yani İstanbul’a gelmeden evvel bir Trakya kasabasında ‘Garip Kuş’ diye bir film seyretmiştim. Hatta paramız yoktu, içeri giremiyorduk. Filmin on dakikalık başlangıcını dışarı hoparlörle verirlerdi ve ben de param olmadığı zamanlarda sesleri dinler filmi hayal etmeye çalışırdım. İşte araba taşta mı gidiyor, taşta gidiyorsa şehirdedir, kasabadadır, toprakta gidiyorsa atlar kırdadır falan diye böyle hayal dünyamı kamçılayan birtakım illüzyonlarla filmleri seyrederdim. ‘Garip Kuş’ filmi beni etkilemişti ve seyrederken de hüngür hüngür ağladım.” ifadelerini kullandı.
“SİNEMAYA GİTMEYEN BİRÇOK İNSANI SİNEMAYA GETİRMİŞ BİRİDİR YÜCEL ÇAKMAKLI”
Panelin üçüncü konuşmasını Doç. Dr. Mesut Bostan yaptı. Bostan, Yücel Çakmaklı’nın Türk sinemasındaki yerini şu sözlerle anlattı: “Benim annem yıllarca bir sinema salonuyla yan yana bir evde oturdu. Ama hiç sinemaya gitmemişti. İşte, ‘hoca kızı sinemaya gider mi?’ diye gitmiyor. İlk gittiği film de ‘Birleşen Yollar’dır. Yücel Çakmaklı, sinemaya gitmeyen birçok insanı sinemaya getirmiş biridir. Nazif Bey’in de söylediği gibi Yeşilçam’ın yüksek duvarlarına bir şekilde kendi seyircisini getirerek, zanaat içerisinde, zanaatı öğrenerek, Yeşilçam’da güç kazanarak bir anlamda kendilerini kabul ettirmiş figürlerdir ikisi de.”Programın son kısmında izleyiciler arasında bulunan ünlü senarist Atilla Gökbörü ve Yeşilçam’ın en önemli görüntü yönetmenlerinden Çetin Tunca da söz alarak Yücel Çakmaklı’ya dair duygu ve düşüncelerini dile getirdi. Panel, izleyicilerden gelen soruların yanıtlanması ile son buldu.
YÜCEL ÇAKMAKLI HAKKINDA
Yücel Çakmaklı, 1972’de “Zehra”, “Çile”, 1973’te “Ben Doğarken Ölmüşüm”, “Oğlum Osman” 1974’te “Diriliş”, “Garip Kuş”, “Kızım Ayşe”, “Memleketim”, 1977’de “Çok Sesli Bir Ölüm”, “Çözülme”, “Bir Adam Yaratmak”, “Oynaş”, 1978’de “Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep”, “Denizin Kanı”, 1980’de “IV. Murat”, 1982’de “Hacı Arif Bey”, 1983’te “Küçük Ağa”, 1984’te “Aliş ile Zeynep”, 1987’de “Kuruluş/Osmancık”, 1989’da “Sahibini Arayan Madalya”, “Minyeli Abdullah”, 1990’da “Minyeli Abdullah 2”, 1991’de “Kurdoğlu-Osmanlı Bedel İster”, 1992’de “Mümin ile Kafir”, “Bişr-i Hafi – Bir Zamanlar Sarhoştu”, 1993’te “Kanayan Bosna”, 1994’te “Kanayan Yara – Bosna Mavi Karanlık”, 1996’da “Son Türbedar”, 1997’de “Emir Sultan”, 2005’te “Cumbadan Rumbaya” adlı yapımları yönetti.Çakmaklı ayrıca “Mümin ile Kafir”, “Gençlik Köprüsü”, “Sınıfta Şenlik Var”, “Diriliş”, “Garip Kuş”, “Kızım Ayşe”, “Memleketim” ve “Birleşen Yollar” filmlerinin yapımcılığını da üstlendi. 2008’de senaryosunu Ayşe Şasa’nın yazdığı, 1798 Osmanlı-Fransız savaşının yaklaştığı günlerde genç bir Mevlevi dervişinin mistik dünyasını anlatan “Dinle Neyden” filminin süpervizörlüğünü ise yine Çakmaklı yaptı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.