Mahalleye adı verilen ŞEYHÜLİSLAM VELİYÜDDİN EFENDİ, Osmanlı Padişahları’ndan 1. MAHMUT, 3. OSMAN ve 3. MUSTAFA dönemlerinde yaşadı. 16. Şubat 1760 yılında Şeyhülislam oldu. Azledilmesine rağmen 1767 yılında görevine iade edildi. Aynı yıl içerisinde Çırpıcı Çayırı’nın kendisine tahsis edilen bu arazide büyük bir çiflik kurdu. Çocukluk ve gençlik yıllarını Silivrikapı’da yaşayan ve eğitimini Silivrikapılı Hathat DURMUŞZADE AHMET EFENDİ’den alan VELİYÜDDİN EFENDİ, Çırpıcı’yı adeta bir botanik bahçe haline getirdi. Namazgahlar yaptırdı. Bu namazgahların ortasına da bir çeşme imar ettirdi.
Çeşmenin deniz kısmına doğru olan bölümünde ise SOFA tabir edilen aile kabristanları vardı. Çeşmenin etrafındaki topraklar o kadara bereketliydi ki namları Osmanlı tarihine geçen ve soğanları Hollanda’ya kaçırılan AFİTAP GÜLŞEN – BEDR’İ ÇEMEN – PETEV’İ HURŞİT ve SAGAR’I ERGUVAN isimleri verilen özel laleler yetiştirdi. VELİYÜDDİN EFENDİ sayesinde Çırpıcı’nın bu bölgesi yağma ve talandan kurtarılmıştı. Bu muhterem zat 15 Ekim 1768 yılında ( Çeşmeyi yaptırdıktan bir yıl sonra) vefat etti. Kabristanı Eyüp mezarlığında ŞEYH MURAT zaviyesindedir. Daha sonraki yıllarda bu bölgenin adı VELİEFENDİ şeklinde söylenmeye başlandı.
243 yıllık bir geçmişi olan bu tarihi çeşmenin kurtarılması için yıllardın mücadele veriyoruz. Çeşme çevresinde bulunan insanlarda bunun mücadelesini veriyor. Bu mücadele nereye kadar sürecek. Bir yıl evvel Belediye Başkanı Teknik Yardımcısı Mehmet Zafer ALSAÇ çeşmenin onarılacağını, etrafının park ve namazgah olacağını söylemişti. Bırakın namazgahı parkı, çeşmenin çevresi hurdalık hale getirildi.
En son duyduğumuza göre İBB’mi yoksa Vakıflar Bölge Genel Müdürlüğü’mü, iki kişiye burasını kiralamış. Kiralayanlar M. Zafer ALSAÇ’a gitmişler. ALSAÇ açıkçası resti çekmiş ve “ Gidin kiralama yaptığınız yerden paranızı alın. Mahkemeye mi verirsiniz, anlaşırda mı paranızı alırsınız ben bunu bilemem, fakat orası düzenlenip halka açık yer haline getirilecek. Sizin kiralama yapmış olmanız bizi bağlamaz ve ilçe belediyesi olarak buna izin vermiyoruz” demiş.
Şimdi orada plakasız bir hurda kamyon, iki romörk, park eden su tankerleri, zincirle ağaca bağlanmış bir kağıt toplayıcısına ait çekçek aracı, hurda lastikler, bir su tankı ve daha daha neler var. Ayıptır ayıp. İstanbul Kültür Başkenti oldu, fakat Zeytinburnu kültürsüzlük ve varoş baş ilçesi mi oluyor?
İlgiliye sesleniyoruz. Toprak ister ilçenin, ister İBB’nin olsun bizleri enterese etmez. Çeşmenin etrafını açınız. Buradaki mıcır ve toprak yığınlarını yarım metre aşağıya indiriniz. Hurda araçları Kazlıçeşme’ye çektiriniz. Lastikçiyi ikaz ediniz. Birde oraya çuval çuval ekmek bırakanı tespit edip gereken ceza pusulasını takdim ediniz. İlçe tarihimiz bu kadar ucuz değil. Zeytinimiz yoktu, okul bahçelerini zeytinlendiriyoruz, fakat tarihi açığa çıkarmakta ve turizme sunmakta acizlik çekiyoruz...
ZEYTİNBURNUHABER.ORG-ÖZEL-MEHMET ALPAY