‘Vatandaş tabut evlerde otururken önce Millet yerine Müteahhit diyemezsiniz’
‘AİLE YAPIMIZI TEHDİT EDEN SİNSİ BİR SÖZLEŞMEDEN KURTULDUK’
Yeniden Refah Partisi Zeytinburnu İlçe Başkanı Onur Dolar, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine ilişkin, "Aile yapımızı, yeni nesillerimizi tehdit eden bu sinsi sözleşmeden Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile çıkılmış olmasını, çok yerinde, çok hayırlı, hatta çok geç bile kalınmış bir adım olarak değerlendiriyoruz. İktidarın, dış güçlerin laboratuvarlarında üretilmiş bir zehir olarak bünyemize enjekte edilmek istenen İstanbul Sözleşmesi yanlışında ısrar etmekten vazgeçmesinin çok olumlu bir karardır. Bu adımla birlikte ayrıca, İstanbul Sözleşmesi ve Türkiye’nin 1985 yılında imzaladığı CEDAW Sözleşmesi doğrultusunda çıkarılmış olan, başta ‘6284 Sayılı Kanun' olmak üzere, aile kurumuna zarar veren yasaların da bir an evvel ıslah edilmesi elzemdir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Batı dayatması kanunlara ihtiyaç yoktur. Kadınlarımızın korunması, hak ettiği değerin verilmesi, toplumda saygın bir yer edinmesi için Batı icadı ve dayatması, asıl amacı çok farklı olan sözleşmelere, düzenlemelere ihtiyacımız yoktur. Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana, kadına yönelik şiddetin 10 kat artması da bunun en açık göstergesidir. Aile yapımızı ve kadınlarımızı korumak ve yüceltmek için, gereken her türlü değer ve prensip Aziz Milletimizin tarihinde, kültüründe, bizim kendi medeniyetimizde zaten mevcuttur." Dedi.
'ÖNCE İMTİYAZLILAR YERİNE, ÖNCE MİLLET DEMEDEN bu EKONOMİ DÜZELMEZ’
Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasıyla ilgili de Yeniden Refah Partisi Zeytinburnu ilçe başkanı Onur Dolar çarpıcı açıklamalar yaptı. Son iki yılda Dört kez Merkez Bankası Başkanı görevden alındı çözüm bu değildir. Ülkemizde hane halkının, özel sektörün ve Devlet’in borçlanması sürekli artmakta, vatandaşın alım gücü sürekli düşmekte ve halk her geçen gün daha da fakirleşmektedir. Geçim derdi halkımızın en önemli gündem maddesi durumundadır. Bu tablonun başta gelen müsebbibi borç-faiz-zam-vergi ekonomisidir. Hükümet’in borç ve faiz faturası son derece kabarık durumdadır. 18,5 senede toplam 526 milyar dolar borç faizi ödemesi, yılda ise ortalama 30 milyar dolar faiz ödemesi yapmaktadırlar. Bu korkunç faiz ödemelerinin faturası da zamla, vergiyle, harçlarla vatandaşın alın terinden, emeğinden kesilmektedir. Bu gidişat doğrultusunda, sadece 2020 yıllarında Genel Yönetim borç stoku 450 milyar TL arttı. Hükümet açıkladığı YEP ile de, önümüzdeki 4 senede 150 milyar dolar bütçe açığı vereceğini ilan etti ki bu da; 4 senede 150 milyar dolar daha borç alacağım demektir. Ek olarak 100 milyar dolar da faiz ödeyeceğini bildirdi. “Tüm bu borçlanmanın ve faiz ödemesinin faturası da önümüzdeki dönemde yine Millet’e kesilecek” demiştik ve 2021 yılının girmesiyle ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Önce yıl sonunda ÖTV oranları astronomik şekilde artırıldı. Tıpkı geçenden 117 TL, geçmeyenden 130 TL alınan köprüler gibi, adeta bir Karadeniz fıkrası gibi, bir araç alanın, tam 3 araç parasını da devlete ödemek zorunda olduğu bir döneme girildi. Türkiye’de tüketici enflasyonunun %37 seviyesinde, gıda enflasyonunun %50 seviyesinde olduğu bağımsız araştırmacılar tarafından ortaya konulmaktadır. Yıllık %50 seviyesindeki gıda enflasyonu nedeniyle halkımız, dar gelirli milyonlar perişan haldedir. Borç, faiz, zam, vergi ekonomisi yerine Üretim-İstihdam-İhracat ekonomisine geçmeden, Milli Kaynak Paketlerini harekete geçirmeden, paylaşımda adaleti tesis edecek adımları atmadan, “önce imtiyazlılar” yerine “önce millet” demeden, hayali suçlular icat ederek, algı operasyonu yaparak bu tablodan kurtulamayız. Kimseyi de kandıramayız dedi.
‘’NE YAZIK Kİ DEPREM DEĞİL BİNA VE İŞBİLMEZLİK ÖLDÜRÜYOR’’
1999 yılında ülkemizde 7.4 şiddetinde deprem oldu 17.500 vatandaşımız hayatını kaybetti. 2011 yılında Japonya ‘da 9 şiddetinde deprem oldu bizim depremin 40 katı şiddetinde orda 1.000 japon vatandaşı hayatını kaybetti. Bu gerçek gösteriyor ki Deprem öldürmüyor. Tedbirsizlik çürük yapılar öldürüyor. Hatırlayın; Elazığ Sivrice’de 6,8 şiddetinde depremde 21 vatandaşımız, İzmir’de 6,6 şiddetinde depremde 92 vatandaşımız hayatını kaybetti. Sonra yetkililer bu felaket sonrası enkaz yerine giderek üzüntülerini beyan etti, arama kurtarma çalışmalarının aksamadan devam ettiğini, kurtulanlara yemek battaniye barınma yerleri gibi yerleri sağladıklarını ifade ettiler. Bizde diyoruz ki son 23 ayda Hükümet ve mahalli idareler 450 Katrilyon yeni borç yapmışsınız bu felaket sonrası yapmış olduğunuz bu hizmetleri yapın artık .Asıl yapılması gerekeni her fırsatta ifade ediyoruz diyoruz ki; yetkililere düşen felaket öncesinde tedbir alıp felaket yaşandıktan sonra kameraların karşısında biz gerekli tedbirlerimizi aldık çok şükür hiçbir vatandaşımızın burnu dahi kanamadı demektir.
‘‘İLÇEMİZDEKİ YAPILARIN % 80’İ ORTA VE AĞIR RİSK GRUBUNDADIR’’
Şimdi İstanbul’umuzda 2019 yılında 5,8 şiddetinde bir deprem oldu, bu ne anlam ifade ediyordu; Artık son uyarı! Bunca yıl gereken kentsel dönüşüm, deprem tedbirleri adımını atmadınız derhal atın. Artık bir dakika kaybetmeye zamanımız yok’ Fakat depremin olduğu dönemde bur da Zeytinburnu’muzda yöresel günlerde sayın bakan geldi bir konuşma yaptı ve dediki ;Bu İstanbul depreminde bir bina dahi yıkılmadıysa bu bizim 20 yıllık belediyecilik hizmetimizin eseridir. İşte bu ifadeler bizi daha da kaygılandırıyor. Sayın bakana biz diyoruz ki bu 5,8 şiddetinde depremde 60 – 70 yıllık binalarda yıkılmadı yani bu sizin işinizi iyi yaptığınızın göstergesi değil aksine son bir uyarıdır, derhal gereğini yapın manası taşıyordur. İfade ettiğimiz gibi ülkemiz bir deprem bölgesinde, İstanbul’umuz ülkemizin en büyük deprem riski altında, ilçemiz Zeytinburnu ise ilimizin en riskli deprem bölgesinde bulunmakta. Büyükşehrin, uzmanların raporunu göre ilçemizdeki yapıların yüzde 80’i risk altında kimi çok ağır kimi ağır kimi orta derece. Yani çok riski bir durumda yapılarımız.
‘’BİNA YENİLEMEK KENTSEL DÖNÜŞÜM DEĞİLDİR’’
Öncelikle şunu anlamak gerekir! Kentsel dönüşüm KAR etmek değil, çürük yapıların daha sağlam, günün şartlarına uygun daha dayanıklı yapılar haline getirmek demektir ve Kentsel dönüşüm Rantsal bir paylaşım değildir. Ayrıca şunuda ifade etmek isterim, azda olsa bugüne kadar yapılan çalışmalara baktığımızda yapılanlar Kentsel Dönüşümden öte“Bina yenileme” çalışmalarıdır. Çünkü “Kentsel Dönüşüm” Ada bazlı olur, Mahalleyi yıkarsınız bütün Sosyal donatı alanları ile otoparkları ile çevre düzenlemesi ile yeni bir yaşam alanı yapılır. Şimdi bu noktada bütün yetkililer şunu iyi anlamalı “Hiç birey İnsan hayatından önemli değildir”. Birinci önceliğimiz vatandaşlarımızın hayatı olacak.
‘’SAHİLE YENİ BİR MAHALLE İNŞAA EDERKEN YOĞUNLUK OLMUYOR MU?’’
Şimdi yapılması gerekenler nedir Öncelikle Karalılık ve samimiyet olacak. Yani “En hızlı şekilde biz bu işi çözeceğiz karalılığının ve ciddiyetinin bütün paydaşlar tarafından en başta siyasi irade tarafından ortaya konulmasıdır. İmkan yok vs gibi açıklamaları asla kabul etmiyoruz. Bu bir tercih meselesidir. Neyi ifade ediyorum ; Siz öncelikle Millet mi diyeceksiniz, Deprem riski altındaki yapıları derhal kentsel dönüşüme mi tabi tutacaksınız, Yoksa hiçbir deprem riski altında olmayan sahildeki Millete ait boş arazileri yapıya açıp hızlı bir şekilde koskoca Mahalleler mi inşa edeceksiniz. Bugün Zeytinburnu Sahilimize baktığımızda ne görüyoruz çok kısa sürede devasa gökdelenler yapıldı. Cumhurbaşkanımızın da ifadesiyle tıraşlanması gereken siluet bozan yapılar, mahalle büyüklüğünde rezidanslar ile donatıldığını göreceksiniz.
‘’VATANDAŞ TABUT EVLERDE OTURURKEN ÖNCE MİLLET YERİNE MÜTEAHHİT DİYEMEZSİNİZ’’
Bu yapıların Zeytinburnu halkının deprem riskine bir zerre faydası var mı hayır. Zeytinburnu halkı tabiri caizse tabut yapılar içinde oturmaya devam ediyor. Önce Millet yerine Müteaahhit denildiği zaman nasıl kararlılıkla sahilde daha öncesinde Milli savunma bakanlığına ait Tank Bakım fabrikası bulunan 140 Bin Metkare arazinin öncelikle “Sosyal ve teknik altyapı olarak planlanması gerekirken nasıl Rezidanslara dönüştüğünü ve ilçemize eklenen yeni nüfus ve yapılar ile trafik ve altyapı yetersizliklerine nasıl neden olacağını incelemelerini tavsiye ediyorum. Benzer uygulamayı 156 bin metrekare büyüklüğündeki Ambarlar eski nakliyeciler sitesinin yıkım ve yapım sürecinde de görebiliriz. Aslında Tekstil Kent benzeri bir iş alanı olması gereken Telsizdeki tekstilcilerimiz için yeni, lojistiğe uygun bir tekstil merkezi olabilecek alan, yine rezidanslar ile yeni nüfus yeni trafik ve altyapı sorunu ile inşaa edilmeye devam ediyor. Yani tercih ÖNCE MİLLET olacak. Paydaşları; Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, İlçe Belediye Yetkilileri, Çevre Şehircilik Bakanlığı yetkileri bir masada toplanıp hızlı bir şekilde çözüme yönelik kararlar alacak. Ve bu süreç önündeki prosedürleri hızlı bir şekilde kaldırıp daha hızlı sonuç alınabilecek bir hale getirecekler. Bu kararlar alınırken halkın ekonomik durumu göz önüne alınacak, M2 olarak hak kaybına uğramaması göz önüne alınarak çözüm haritası çıkarılacak.
‘’KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN BİRAN ÖNCE ACİL EYLEM PLANI ÇIKARILMALDIR’’
Acil eylem planı çıkarılacak. Ve öncelikle Deprem riski en yüksek olan yapılardan başlayarak hızlı bir şekilde Kentsel dönüşüm seferberliği başlayacak. Tek tek hızlı bir şekilde gündeme alınarak mecliste karara bağlanarak kentsel dönüşümler gerçekleşecek. Günümüzde geldiğimiz duruma baktığımızda ne görüyoruz, Önceki belediye başkanı zamanında Ocak/2017 de yıkılan Kuran Sitesinin daha yeni inşaatının başladığını, Telsiz Mahallesi vatandaşlarımızın yapısı yıkılmış uzun bir mağduriyet süresinden sonra inşa. Bu ay ihalesinin çıkacağını ve hızlı bir şekilde tamamlanmasını ümit ediyoruz. Peki Yüzde 80 yapısı risk altında olan Zeytinburnu’muz için yeterli bu hayır Bugün bakıyorsunuz Veliefendi kooperatif konutları , Merkez efendi Üsküp mahallesi yapıları artık tabut ev diye TV kanallarına konu olmuş hala atılmış somut hızlı bir adım yok maalesef. Zeytinburnu’muzun yüz ölçümü olarak İstanbul’umuzun en küçük ilçelerinden fakat M2 başına nüfus yoğunluğu da en yüksek olan ilçemiz.Şimdi bu durumda bir ilçenin elinde Merkezefendi de 160 dönümlük harika bir arsası var kendine ait , hemen yanı başında tabut ev olarak tabir ettiğimiz Üsküp mahallesi ve daha bir çok kentsel dönüşümü bekleyen yapıları var iken bir vakıf üniversitesine kampüs yapılması için verilmesi buradan yetkililere ve Zeytinburnulu hemşerilerime soruyorum ne kadar doğru ? Depreme hem yapı olarak hem de deprem toplanma alanları olarak bu kadar hazırsız iken böyle elverişli belediyemize ait bir arazinin oraya verilmesi ne kadar doğru? Bugün 15 temmuz meydanına askeri lojmanların olduğu bölgeye Millet bahçesi rezerv konut inşaatı yapılıyor? Yine buradan yetkililere sesleniyoruz ? Rezerv konut alanı için bu kadar müsait bir yerimiz var iken rezerv konut inşaatlarını bu 160 dönümlük alana yapıp, Zeytinburnumuz kalbi olan binlerce vatandaşımızın toplanma alanı da olabilecek Millet bahçesi yapılan alana sadece millet bahçesi yaparak bıraksaydınız olmaz mıydı?
‘’VATANDAŞ TABUT EVDE OTURURKEN 160 DÖNÜM ARAZİ ÜNİVERSİTEYE BİLA BEDEL VERİLEMEZ’’
Bu 160 dönümlük Rezerv konut alanına yapılacak yapılara da En riskli yapılardan başlayarak vatandaşlarımız nakledip hızlı bir şekilde kentsel dönüşüm adımları atılması daha uygun olmaz mıydı. Bu gerçekler ortadayken Belediye başkanımızdan geçtiğimiz günlerde Zeytinburnu stadı için yapmış olduğu haklı benzer bir açıklamayı, Merkezefendi deki vakıf üniversitesine tahsis edilen arazi önünde de yapmasını beklerdim. İlçemiz böyle büyük bir deprem riski altındayken ilçemize ait bu arazinin bu işi için değil, kentsel dönüşüm için kullanılması gerektiğini ilgili bütün yetkililere iletmesini beklerdim. Sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi her sorunda olduğu gibi bu sorunda da öncelik tercih meselesidir. Nasıl ki ekonomide Üretim-İstihdam ekonomi tercihi yerine Borç-Faiz Ekonomi modeli tercih edildi ekonomide boğazımıza kadar borca batık duruma geldiysek, Maalesef kentsel dönüşümde de Önce millet değil, Rezidans rant tercihi yapılmış ve beklenen adımlar maalesef atılamamıştır. Buradan şunu da ifade etmek isterim Efendim kentsel dönüşüm için kaynağımız yok halkımızda kusura bakmasın sadece işin maliyeti ile evini sıfırdan yenileyip kendisine teslim edemeyiz gibi açıklamaları kesinlikle kabul etmiyoruz.
‘’BİZDE HALKIMIZA DİYORUZ Kİ ARTIK YENİDEN REFAH VAR ARTIK ÇARE VAR’’
Bakınız geçtiğimiz günlerde Genel başkanımız ifade etti, 1 dolarlık köprü otoyol işini 10 dolara yaptırdığınız yetmedi bu ihaleleri kazanan holdinglere 6 yıl içinde kur farkından dolayı ödediğimiz tutar 18.2 milyar dolar yani 140 katrilyon bu sadece bir kalem ve sadece kur farkı, Bunun dışında hükümet her yıl 30 milyar dolar borç faizi ödüyor 18 yılda ödediği faiz tutarı 550 milyar dolar Genel başkanımızın ifadesiyle biz bu parayla yeni bir Türkiye inşaa ederiz. Yani kaynak yok değil siz beceremediniz ve beceremiyorsunuz. Tercihiniz MİLLET değil Müteahhit olduğu için beceremiyorsunuz. Bizde halkımıza diyoruz ki Artık yeniden Refah var Artık çare var. İlk seçimde geleceğiz önce Millet diyeceğiz ortaya koymuş olduğumuz yıllık 150 Milyar dolarlık kaynak paketlerimizi uygulayarak ve bu sorunları hızlı bir şekilde Allah’ın izniyle biz çözeceğiz.
ZEYTİNBURNU HABER GAZETESİÖZEL RÖPORTAJ