Metin Külünk ZİAD’da yeni anayasa ve Başkanlık Sistemi'ni Anlattı
‘2006 YILINDAN BUGÜNE BİRİLERİ POST MODERN DARBE TALEBİ İÇİNDEDİR’
Düzenlenen toplantıda yeni anayasa ve başkanlık sistemiyle ilgili değerlendirmeler yapan Külünk, AK Parti'nin milletten kopmadığı için iktidarda kaldığını, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin önemli olduğunu anlattı. Türkiye'de ve yakın coğrafyada yaşanan gelişmelere de dikkati çeken Külünk, 'Türkiye'yi dizayn etme noktasında bazı akıllar postmodern darbe talebi içindedir. Bu halkın iradesi sayesinde boşa çıkarılmaktadır. Bu kadar zor bir dönemde terör üzerinden ağır bir sınav verdiğimiz dönemde hedef anayasa ve sistemin tartışılmamasını istememektedir' diye konuştu. Külünk, şöyle devam etti: 'AK Parti iktidarında Erdoğan'ın Ankara'daki otoriter bürokratizme karşı direnerek 13 yıldır Türkiye'yi değiştirmesi ve dönüştürmesi son derece ayrı bir başlıktır. Bu başlık Türkiye'de parlamenterizmin engellemelerine rağmen olmuştur. Parlamenterizmin içine saklanmış olan bürokratizmin baskı ve engellemelerine rağmen olmuştur. Millete direnen bir Ankara hala mevcuttur. Bu Ankara, bürokratizm diye tarif ettiğimiz şahıslar üzerinden değil bir anlayış üzerindendir. Gücü tamamen Ankara'ya toplayandır.
‘DARBE ANAYASALARI MİLLETE ZORLA KABUL ETTRİLDİ’
Cumhuriyet sonrasında cumhuriyeti bizden aldılar. Cumhuriyet sonrası devleti, Ankara'yı bizden aldılar ve Ankara'yı milletsizleştirdiler. Milleti çevreye ittiler. Darbe sonrası yapılan anayasalarla, cumhuriyetle milleti meseleli hale getirdiler. Anayasa ortak ve birlikte yaşam felsefesidir. 1982 anayasası büyük çoğunlukla kabul edildi ama kimse ne olduğunu bilmiyor. Ama ne tuhaf bu ülkede milletin yararına olan her şey anayasa üzerinden reddedilmiş. Burada bir tuhaflık yok mu? O zaman bu anayasanın milletin menfaatine olduğunu söylemek mümkün mü? Bu anayasa millete sandık üzerinden zorla kabul ettirildi. Bu anayasalarda millet yok.'
‘DIŞ GÜÇLER BİZİ PARLEMENTER SİSTEMLE KUMANDA EDİYORLAR’
Parlamenter sistem hakkında da değerlendirmelerde bulunan Külünk, Türkiye'de parlamenter sistemin 'istikrarsızlığın kapısı' olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:'Küresel güçler Türkiye'yi 3 başlıkta kontrol etmişlerdir. Siyasi istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlık, sonuç IMF ve askeri darbeler. Onların kuvvetler ayrılığı söylemi bu erkler üzerindeki çatışmalar üzerinden Türkiye'yi kontrol etmişlerdir. Almanya ve ABD'de seçimler hep belli tarihlerde yapılır. Bizde neden 70 yılda 64 hükümet oluyor? Bir yerde bir hata yok mu? Parlamenter sisteme Türkiye'yi geçirmelerinin temel nedeni, çatışmacı bir kültür üzerinden Türkiye'yi kontrol etmeleridir. Türkiye'nin genlerine aykırı olmasın rağmen bunu yaptılar.
‘ANKARA’NIN YETKİLERİNİN BİR KISMI ARTIK ANADOLU’YA DEVREDİLMELİ'
Türkiye'de yürütme ve yasama bürokratizmin baskısı altındadır. Parlamenter sistem durağan bir sistemdir. Hala bir köyün kanalizasyon işi için Ankara'da İller Bankasından karar bekliyorsanız. Zeytinburnu hala okul yatırımı için Ankara'nın onayını bekliyorsa ve buna onay verecek adam Zeytinburnu'nu hiç görmemişse bu iş olmaz. Ankara'nın yetkilerinin bir kısmı Anadolu'ya devredilmeli. Bu sistemle 10 bin dolar eşiğini aşamayız. Bu sistemle Türkiye gelebileceği maksimum seviyeye gelmiştir. Başkanlıkta halk doğrudan iktidar belirliyor. Başkanlık sisteminde istikrarsızlığa alan yok. Seçimle gelen seçimle gider. Başkanlık, istikrar için uzlaşmaya mecbur eden bir sistemdir.'
“GAZİ MUSTAFA KEMAL BAŞKANLIK SİSTEMİNİ İSTERDİ”
Başkanlık sistemi ve yeni anayasa tartışmalarının siyasi bir proje olarak düşünülmesi gerektiğini söyleyen Metin Külünk, Türkiye’nin ileri gidebilmesi için bu sisteme geçişin şart olduğunu ifade etti. Gazi Mustafa Kemal’in başkanlık sistemini destekleyeceğine inandığını ifade eden Metin Külünk, “Eğer Gazi 1938’de dünyasını değiştirmemiş olsaydı ve çok partili sisteme Gazi ile geçilmiş olsaydı, onun başkanlık sistemini seçeceğini düşünüyorum” dedi.
“YASAMA VE YÜRÜTME İÇ İÇE OLDUĞU SÜRECE TÜRKİYE İLERLEYEMEZ”
Türkiye’de mevcut sistemin çok ciddi siyasi tıkanıklıklara sebep olduğunu söyleyen Külünk, “Yasama ve yürütme bu kadar iç içe olduğu sürece Türkiye’nin gideceği bir yer yok. Hatta bu sistemde yasamanın yürütme üzerinde baskısı olduğunu bile söyleyebiliriz. Bununla birlikte, bürokrasinin hem yasamayı hem de yürütmeyi domine etmesi Türkiye’nin temel problemidir. Bizde sistem bürokrasinin egemenliğinde. Bürokrasi sistemi tıkayarak siyaseti kendine borçlandırıyor. Buna çözüm olarak, Ankara küçülmelidir ve bazı görevler yerinden yönetim ilkesi gereği yerellere devredilmelidir. 2023’te ilk on ülke arasında olmak istiyorsak, güçlü ve yenilenmiş bir sisteme geçmemiz gerekiyor. Bunun da yolu anayasadan geçiyor” dedi.
ZEYTİNBURNU HABER GAZETESİ-ÖZEL