KİTAP ÖZETİ-KÜÇÜK MUCİZELER

Kitap Adı; Küçük Mucizeler Dükkânı

Yazar; Debbie Macomber

Yayınevi; Martı Yayınları

Küçüklüğümde annem ve çevremdeki herkes örgü örerdi ve ben belli bir yaşa kadar hep örgü kazak giymiştim. Yaş derken yirmi-yirmi beş yaş arasını, ben derken çevremde ki herkesi kastediyorum. Bazen deseni aynı, renkleri farklı kazakları arkadaşlarım ile birlikte giyerdik. Komşularımız bize geldiğinde hepsinin elinde bir şiş ya kazak örerler ya da süveter örerlerdi. Genç kızlar ise çeyizleri için dantel örer veya kasnak ile masa örtüsü örerlerdi. Birbirlerinden desen alış verişi yaparlar, çaylarını içer ve bir örgü etrafında hayat akıp giderdi. Muhabbetler o kadar güzeldi ki vaktin nasıl geçtiği anlaşılmazdı. Tığ işi masa örtüsü olan bir kız çeyizinin en önemli materyalini hazırlamış sayılırdı. Şimdi ören var mı veya örüleni giyen var mı bilmiyorum? Ne ören kaldı ne de örüleni giyen. Evlerde şiş bile bulamazsınız artık. Yeni nesil, hazırları varken örmeyi lüzumsuz bulurken ve örgü kazağı demode diye giymezken eskiler de giyilmeyeceğinden ve iltifat edilmediğinden dolayı şişleri ellerine almıyorlar.

Dünya da 140 milyondan fazla satan ve birçok dile çevrilen Debbie Macomber’in kitabı olan “Küçük Mucizeler Dükkânı” unutulmuş olan bu alışkanlığımızı size tekrardan hatırlatacaktır. Hatta siz Romanı okurken, bizim için şimdilerde maalesef hiçbir önemi kalmayan örgü için, ne kadar da değer vermiş diye şaşıracaksınız.

Roman, kahramanları farklı olsa da yumak, şiş ve örgü’nün etrafında hayatlarını birleştiren insanlar arasında geçiyor. İpler ilmeklere can katarken, örgü dostlukları güçlendiriyor ve Hayatın kendilerine sunduğu zorlukları beraber aşıyorlar.

Roman’ın kahramanı Lydia Hoffman tehlikeli bir hastalığa yakalanan ve bu hastalığın tedavisi sırasında, göğüs kanserine yakalanan başka bir kadından, örgü örmeyi öğrenen daha sonrasında elinde ki iki şiş ve bir yumak iplikle hayatın tüm zorluklarına meydan okuyan ve üstesinden gelen biri. Saçları dökülmesine, yemek yiyememesine rağmen ilmek atıp bir deseni takip etmenin verdiği başarı duygusu ile hayata tutunabiliyor.

“Artık o eski tasasız kız değilim. Yaşadığım her günün değerini biliyorum. Çünkü hayatın ne kadar değerli olduğunu öğrendim... Hiçbir şeyi, özellikle de hayatı hafife almaz oldum. Artık hiçbir günümü boşa geçirmiyorum. Çektiğim acıların karşılıklarının olduğunu öğrendim..."

Yazar, yaşanılan ve aşılan zorlukları o kadar güzel anlatmış ki kendinizi romanın içinde buluyorsunuz. Açtığı küçük tuhafiye dükkânında verdiği örgü kursuna katılan kişiler ile olan dostluğu, hem kendi dertlerine hem de onların dertlerine derman olmaya çalışırken birbirlerine olan yardımlarını ve desteklerini okuyunca bazen üzülecek, endişelenecek bazen de tebessüm edeceksiniz.

Tabii buna ablası Margeret’in ona karşı rekabet ve kıskançlıkla dolu hislerini de eklemek gerekir. Sonrasında birbirlerine olan duygularının değişimini kitaptan takip etmelisiniz. Romanın diğer kahramanları;

Jacqueline Donovan; eşinin kendisini aldattığına olan inancından dolayı eşi ile iletişimini kopartmış, yataklarını ayırmış ve kendi hayatlarını yaşayan birisinin eşini tekrar kazanma isteği ile dolup mutluluğu yakalamaya çalışması, oğlunun istediği biri ile değil de sevdiği kız ile evlenmesini bir türlü kabullenemeyen ve sonrasında gelininin ona basit, zevksiz ve demode gelen davranışlarının yanlış değil de kendi düşünce tarzının yanlışlığını fark etmesini tebessümle okuyacaksınız,

Carold Girard; Çocuğunun olması için her türlü tıbbi tedaviyi deneyen ve bunun için başarılı iş kariyerini noktalayan, yapılan son tüp bebek denemesinin de başarısız olmasından dolayı ümitsizliğe düşüp ve mutlu bir evliliği olan eşi ile arasında problemlerin başladığı anda yaşanılan mucizeyi sevinçle okuyacaksınız.

Alix Towsend; uyuşturucu tedavisi gören ve kendisinin işlemediği bir suç için kamu hizmeti görme cezası almış ve kendisine zıt biri ile beraber aynı evde kalmak zorunda olan aykırı birisinin çalkantılı hayatının sonunda mutluluğu ve aşkı, kendisinin ulaşamayacağı bir zümrüdü anka kuşu gibi görürken o kuşu kucağında buluvermesi ve tüm kötü alışkanlıklarından kurtulmasını takdirle okuyacaksınız.

Evet, Roman Yaşadığımız hayatın içinden prototip olan dört kişi ve bunların eşleri, çocukları ve sevgilileri arasında geçiyor. Mutlaka kendinizden bir şeyler bulacağınız bu Roman o kadar güzel kurgulanmış ve yazıya dökülmüş ki, okurken hiç sıkılmıyorsunuz. Bölümlerin ne çok uzun ne de kısa olması, konuyu dağıtmaması, karakterler arasında ki geçişi ve sonrasında birbirlerine bağlamasını çok ustaca yapmış Bu kişiler nerede mi buluşuyor. Liydia’nın, tuhafiye dükkânında açtığı örgü kursunda. Ülkemizde bu kurslar pek rağbet görmese de Amerika da revaç bulmakta. Dans, örgü, yemek kursları veya terapi grupları, Amerikalıların ücretlerini ödeyerek zevkle katıldığı ve mutlu olduğu yerler. Biz de yapılmadığından veya “niş” bir alan olduğundan kitabı okuyunca “örgü kursu” denilince biraz dudak büker gibi oluyorsunuz. Size çok gerçekçi gelmiyor.

Bir masanın etrafında örgü öğrenen insanların, birbirlerine yabancı ve yaşayışları ile ortak yanlarının olmamasına rağmen, sonrasında aralarında ayrılmaz bir sevgi ortamının oluşması, dostlukları, karşılaşılan zorlukları birbirlerine yardım ederek aşmalarını yazar çok güzel ve sıcak bir şekilde işlemiş. Benim yukarıda anlattığım basitlikte değil tabii ki. Yazar, güzel ve insanı sıkmayan bir üslupta kaleme almış Romanını. Mübalağasız bir solukta ve bir günde bitirebileceğiniz bir kitap. Size sadece sıcak bir çay ve güzel bir koltuk bulmak kalıyor. AVM’lerde vakit kaybetmekten ise sizi içine alacak ve eskiye götürüp o güzel komşuluk hatıralarına döndürecek olan bu eseri kaçırmamanızı tavsiye ederim.

Konusu ve sıcak üslubundan dolayı seveceğiniz bu romanı bir solukta, koltuğunuzdan hiç kalkmadan rahatlıkla okuyabilirsiniz.

M.Metin Bayram