Saadet Partisi Zeytinburnu İlçe Başkanlığından ‘Deprem ve Kentsel Dönüşüm Paneli’
‘SAADET PARTİSİ DEPREM İLK ANINDAN İTİBAREN VATANDAŞLARIMIZIN YANINDADIR’
Saadet Partisi Zeytinburnu İlçe Başkanı Levent Çotuk konuşmasını şöyle sürdürdü. Yüzyılın felaketinin ardından Saadet Partisi olarak tüm siyasi faaliyetlerimizi durdurduk. İnsani sorumluluklarımızı yerine getirmek için harekete geçtik. Bizim teşkilatlarımızdan arkadaşlarımızda ilk andan itibaren arama kurtarma için bölgeye gitmek istediler fakat profesyonel bir arama kurtarmacı olmadığınızda bölgeye gittiğinizde sizde depremzede oluyorsunuz. Onun için Bizler ilk olarak insani yardım konusunda harekete geçtik ardından. Arabada, çadırda, konteynırda kalarak hayatınızı devam ettirebilirsiniz fakat mutlaka günde üç öğün yemek yemek zorundasınız. Buradan hareketle Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Gaziantep’te olmak üzere 4 adet çadır kurduk. Bu aşevi çadırlarında günlük 40 Bin kişiye yemek dağıtıyoruz. Bu aşevi çadırlarında sırayla nöbetleşe olarak görevimizi ifa ediyoruz. Bizlerde Zeytinburnu İlçe Teşkilatı olarak birkaç gün önce giderek görevimizi ifa ettik. Fakat televizyonlarda gördüğümüz manzaranın çok dışında bir tablo ile karşılaştık. Nerdeyse Antakya yok olmuş. Çok acı bir tablo. Bunlardan ders çıkarmalıyız. Bizlerde bu tablodan ders çıkarmak adına bu paneli düzenliyoruz. Umarım faydalı olur, katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum dedi.
‘TÜRKİYE BİR DEPREM ÜLKESİ DEPREM İLE YAŞAMAYI ÖĞREMELİYİZ’
İnşaat Mühendisi Ali İhsan Gündoğdu Panelde Deprem ile ilgili detaylı bir sunum yaptı. Türkiye’nin büyük deprem kuşağında yer aldığını ifade eden Ali İhsan Gündoğdu, “Deprem gerçeği ile yaşamak ve önlemlerimizi bu bilinçle almak zorundayız. Son birkaç yılda yaşadığımız doğal felaketler ve özellikle Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen 50 Bini aşkın vatandaşımızı kaybettiğimiz 2 büyük deprem Kentsel Dönüşümün önemini bir kez daha ortaya koydu. Deprem riskinin gittikçe arttığı bu zamanda kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması, var olan binaların dayanıklılığının artırılması ve yeni binaların deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılması gerekiyor. İmar planlarının deprem riski gözetilerek hazırlanması, altyapının güçlendirilmesi, afet senaryolarının çalışılması ve acil eylem planlarının eksiksiz hale getirilmesi ülke olarak alabileceğimiz tedbirlerden birkaçı. Ne yazık ki afetleri engellemek elimizde değil, ancak risklere karşı kendimizi ve sevdiklerimizi koruma altına alabileceğimiz tedbirleri almak elimizde. Özellikle İstanbul’da Kentsel dönüşüm adı altında hızlı bir bina yenileme surecine girilmelidir. Fakat bina bazlı yenileme Kentsel Dönüşüm değildir. Bir binayı yıkıp yerine yenisini dikmek sadece bina yenilemektir. Bu İstanbul’un en büyük sorunlarından trafik, otopark ve yeşil alan sorununu çözmez, aksine sorunun daha da kronik hale gelmesine yol açar. Çözüm bellidir, İstanbul’da ada bazlı bir dönüşüm surecine geçirmelidir. Ada bazlı dönüşüm İstanbul’a yeşil alanlar kazandıracağı gibi otopark sorununa da köklü bir çözüm imkanı sağlayacaktır dedi.
‘EKOKENT ZEYTİNBURNU PROJESİYLE İLÇEMİZE YENİ KİMLİK KAZANDIRABİLİRİZ’
Yüksek Mimar Şehir Plancısı Cemil Coşkun Budak ise Panelde yaptığı sunumda özellikle Zeytinburnu’nun bir şehir kimliğini olmadığını ve bu kimliği ancak ada bazlı bir dönüşümle yeniden planlanarak kazanabileceğini söyledi. Budak, Zeytinburnu için 2008 den beri bir çalıştıklarını Ekokent Yeni Zeytinburnu Projesini ortaya çıkardıklarını ve bu projenin ilçenin kurtuluşu olacağını söyledi. Biz çalışmamızı aralıksız sürdürüyoruz. 5000’lik plan yaptık. 5000’liğe göre 1000 plan yaptık. Zeytinburnu’nda ada bazlı planlanmaya göre proje alanlarını belirledik. 73 proje alanının yaklaşık 38 inde avan projelerini tamamladık. Hız kesmeden devam diyoruz. 58 bulvar caddesinde ekip arkadaşlarımızla yeni bir ofis kurduk. Burada vatandaşların taleplerine hiçbir ücret talep etmeksizin cevap vermeye e çalışıyoruz. Vatandaş bize başvurduğunda şu anki binasını olduğu yerde uygun nasıl bir bloklama yapılırsa en iyi projeyi gerçekleştirmiş oluruz dairesine karşılık hangi bloktan hangi daireyi dükkânı alabilir modelde gösteriyoruz onun cevabını vermeye çalışıyoruz. Farkındalığı arttırmaya çalışıyoruz. Ayrıca modelimizi anlatıyoruz. Bildiğiniz gibi 1999 depreminden sonra Zeytinburnu Kentsel Dönüşümde pilot bölge seçilmişti. Zeytinburnu ile ilgili İBB Metropol Planlamada, planlama ve proje çalışmaları başlatılmış ve yarışmalar düzenlenerek Kentsel Dönüşüm Projeleri geliştirilmişti. O tarihte yapılan çalışmaları hem takip etme, hem de inceleme fırsatım oldu. Bir şeylerin yanlış yapıldığını fark ettim. İlgililerle bizzat görüştüm. Bilimsel anlamda anlaşılıyordu. Ancak projeler üzerinde siyasi bir müdahale söz konusuydu. Bunu öğrenince sürece dahil oldum. Ben de Zeytinburnu’nda yetişen bir mimar olarak katkı sağlamak amacıyla çalışmalar yaptım. Okulumu ve hocalarımı da bu işin içine katarak alternatif modeller geliştirdik. Sürecin doğru yönetilmesi ve de Zeytinburnu’nun sağlıklı, sürdürülebilir örnek bir modelle dönüşmesi gerektiğini düşünerek modelimizi kamuoyu ile paylaştık. Başlangıçta siyasilerce bazı olumsuz tepkiler alsak da halk nezdinde çok olumlu tepkiler aldık. Modelin adı 'Birebir Kentsel Dönüşüm Modeli' idi. Bu modelle, özetle hem vatandaşın cebinden para çıkmadan hem de kamuya fazla yüklenmeden hızla kentsel dönüşümü gerçekleştirmeyi hedeflemiştik. Model her şeyden önce sürdürülebilir bir modeldi, süreci kolaylaştırmaktaydı. Bunun yanında modelde, Bu modelin süreci şeffaf yönetilmesine izin veren nitelikte olması, Toplumsal diyaloğa dayalı katılımcı bir nitelikte olması, Çağın güncel yapım sistemlerinden faydalanan nitelikte olması, Vatandaşa yük getirmeyen bir finans sisteminin oluşturulması, Yasal düzenlemelerdeki eksiklikler giderilmesi gerekliliği konusuna, dikkat çektik. Biz de tüm bu nitelikleri içinde barındıran bir model geliştirdik. 14 yıldır ekip arkadaşlarımın, hocalarımın, şehir plancısı arkadaşlarımın katkılarıyla bu model üzerine çalışıyoruz. Sonuç olarak tüm beklentilere cevap veren, güzel bir çalışma ortaya çıkardığımızı düşünüyoruz dedi.
‘DEPREMİ ÖNLEYEMEYİZ AMA ÇARESİZ DE DEĞİLİZ’
Bilim adamları her geçen gün yaklaşmakta olduğu uyarısı yaparken, sanayici Veysi Sinan Bozdemir de büyük İstanbul depreminin en az kayıpla atlatılması yönündeki önerilerini "7 Nokta" adıyla kitaplaştırdı. Ünlü sanayici niçin böyle bir çalışmayı hayata geçirdiğini Saadet Partisi’nin Deprem ve Kentsel Dönüşüm Panelinde katılımcılarla paylaştı. Veysi Sinan Bozdemir, beklenen büyük felakete karşı "köprüden önce son çıkış" uyarısı niteliğindeki çalışmasında her şeyden önce yapılması gerekenin İstanbul'un nüfusunun azaltılması olduğuna dikkat çekti. "Depremden minimum zarar görmek için tek çare İstanbul nüfusunun azalmasıdır. Nüfusun azalması için tek çare tersine göçtür" diyen Veysi Sinan Bozdemir, bunun nasıl yapılması gerektiğine yönelik planlara da kitabında ayrıntılarıyla yer veriyor. Köyden kente göçün İstanbul gibi diğer şehirler içinde benzer sorunlar oluşturduğunun altını çizen Veysi Sinan Bozdemir, "Öyle bir modelleme ortaya koymalıyız ki, sadece İstanbul değil diğer şehirleri de bu yöntemle rahatlatmalıyız. Tersine göç başarıldıktan sonra büyük şehirlerdeki rantı düşürüp daha kolay kamulaştırma ve kentsel dönüşümün önü açılabilir. Türkiye'nin yaşayacağı öngörülen büyük felaket İstanbul depremi öncesi; ülkemiz doğru ekonomik model ile yönetilebilir ise felaketin herkes için en az hasarla atlatılabileceğini hepimiz bilmeliyiz. Aksi taktirde; yaklaşmakta olan bu büyük felaketin ülkemizi asgari 30 yıl boyunca uğraştıracak sancılı bir sürecin içine sürükleyeceğini birçok kişi ile birlikte görüyorum. Ülkemizde birçok bilim insanı uyarısını yapıyor ama sonuç olarak büyük depremden önce ne yapılacağını kimse anlatmıyor. Çünkü alınacak önlemlerin; zaman, finans, kanun yönünden imkansız olduğu düşünülüyor. Tüm ülke yönetimi zamana oynuyor. Tabir doğru ise, bu büyük bomba hangi zamanda, hangi siyasi iktidarın elinde patlayacak diye yazı/ tura atılıyor. Farklı bilim dallarındaki verileri analiz ederek bir modelleme ortaya çıkardım. Burada amacım bilimsel bir makale yazmak değildir; bundan öte insanlarımızı uyarabilmektir. Yazdıklarımın görsel hafızada da etkin olabilmesi için karikatür sanatı ile güçlendirip kitabıma ekledim. Esas amaç; analiz-kurgu-görsel hafıza çalıştırılarak uyarının her düzeydeki okuyucuya kolaylıkla anlatılabilmesidir. Tarihe bu notu düşüyorum, umuyorum ve istiyorum ki bu çalışma eyleme dönüşecektir dedi.
ZEYTİNBURNU HABER GAZETESİ / ÖZEL HABER