‘Sivas’ta 37 canımızı unutmadık, unutmayacağız’

Bundan tam 21 yıl önce 2 Temmuz 1993 tarihinde işte bu iki sınıf, iki tarih, iki kültür karşı karşıya geldi. Otuz beş aydınımız, Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nde devlet erkanının gözleri önünde diri diri yakıldı. Ve dağıldı kitaplar, dağıldı şiirler, müzik sustu …

Gözlerinin önünde 35 aydınımızın diri diri yakılmasına göz yuman devlet erkanı bir kısım sanığın imdadına “zamanaşımı” zırhına bürünerek yetişti, bir kısmını hiç yakalayamadı (!), sanık avukatlarını ise yüksek mevkilerde istihdam ederek ödüllendirdi. Katliam sonrası açılan dava 19 yıl sonra zamanaşımı ile bitirildi. Davanın 1 numaralı sanığı, emniyet müdürlüğünden sadece 100 metre mesafede bulunan evinde gül gibi yaşadı ve tüm aramalara karşın(!)  tam 18 yıl bulunamadı.

Davanın 7 firari sanığı, uluslararası tutuklama müzekkereleri, adli yazışmalar başta olmak üzere devletin tüm çabalarına karşın (!)  bulunamazken uluslararası ticarette üstün başarılar gösterdiler, büyük sermayedarlara dönüştüler. Sanık avukatları, devlet ve bürokraside hızla yükseldiler; Bakan, Milletvekili, Anayasa Mahkemesi üyesi oldular. Öte yandan devlet en sonuncusu Soma’da olmak üzere kitlesel katliamlarını sürdürmeye, sokak ortasında yargısız infazlar gerçekleştirmeye devam etti. Çok hükümetler değişti, sözde sol-sosyal demokratlar gitti, sağcılar başa geldi; ama bu gerçek hiç değişmedi.

CHP belediye Meclis üyesi Düzgün Kaya “ 2 Temmuz 1993 günü bundan 21 yıl önce Sivas’ta kaybettiğimiz 37 canımızı, suçluları terfi ettirilmiş olsada, unutturulmaya çalışılsa da kendilerini hiçbir zaman unutmadık, hiçbir zamanda unutmayacağız. Hiç bir zaman unutulmasın ki adalet bir gün yerini bulacaktır. Yitirdiğimiz Canlar mekanınız cennet olsun “ dedi.

ZEYTİNBURNU HABER GAZETESİ-ÖZEL