Av. Resmiye Göç Başkan Aydın’ı topta tuttu
2010- 2014 arasındaki stratejik planlarda her yıl 4 okul sözünüz vardı ancak 1 okul gerçekleştirebildiniz. 2011 yılı sonuna kadar kadın sığınma evi hedefiniz vardı yıl 2013 hala yapmadınız.2013 yılına kadar sağlık ocakları yapılacaktı, sağlık ocakları kaldırıldı, yapılan semt konaklarından da bazı sağlık ocağı doktorlarımızın dışında kimse yararlanamıyor. Adliye meydanı 201o yılına kadar tamamlanacaktı bu gerçekleşmedi. tramvay hattını yer altına alacağız dediniz bu da gerçekleşmedi. stadın yapımını tamamlayacaktınız yapamadınız. Yani stratejik planı gerçekleştiremediniz, bu hususları belirtmek isterim.
‘DÖNÜŞÜM ALANLARINI REEL İSTANBUL’A KİPTAŞ’A PEŞKEŞ ÇEKTİNİZ’
Yılda iki üç kez teşrif eden belediye başkanımızın katıldığı bu oturumda kesinlikle sözlerime müdahale etmenizi istemiyorum zira son sözü o söyleyecek bize bir daha soru dahi sormak için süre verilmeyecektir. Başkanımız iyi bir hatiptir biliyorum lakin hakikat, sözlerde değil davranışlarda çoğu zaman da ayrıntılarda gizlidir.4 yıldır beraber görev yapmaktayız. Zeytinburnu’nda neler değişti. Şöyle bir bakalım. belediyemizin de hissesi olan kentsel dönüşümde yenileme alanı olarak kullanılacak olan kamu arazisi, kamu yararına sosyal konutlar yapılmaya kıyılamadığı için, Kiptaş’a satıldı ve E-5 ‘in hemen altında her biri 1.000.000.tl değerinde Merkez evler sitesi yapıldı. Dışarıdan zengin bir grup insan bu bölgeye taşındı. 2012 de bu zenginlerin bir ibadethane ihtiyacı olduğu ortaya çıktı.
Halin olduğu yere Kiptaş ve karşısında TOKİ konutları yapıldı burasının da kentsel dönüşüm amacıyla kullanılma fırsatı kaçırıldı. tek kazancımız TOKİ’nin yaptığı konutların içindeki okul oldu. Yine E-5’ e yakın Merter’e bakan cephemizde, uzun süredir imar değişikliği bekleyen firma bu değişikliği sağlayamayınca, mülkiyet el değiştirdi iktidarın sihirli eli değdi ve sorun çözülmüş olacak ki , Reel İstanbul konutları bir anda yükseldi ve tamamlandı, tramvay yolu yoksul çırpıcı halkından kendilerini ayırmış olsa da yüksek duvarlarla sıkı sıkıya çevrelendi. Olur ya birkaç m2 yeşilliğe hasret Çırpıcılı komşu çocukları bakarsın reel İstanbul’un o güzelim bahçesine topumuz kaçtı bahanesiyle girmek ister..
‘YIKTIĞINIZ AMATÖR SPOR KULÜPLERİNİN BİNALARINI NE OLDU?’
Kentsel dönüşümde pilot bölge olan Sümer mahallesine, dönüşüm alanı olarak kala kala, amatör spor kulüplerinin sahası kaldı. Sahanın içinde kulüplerin malzemelerini dahi taşımalarına fırsat vermeden hayırlı bir cuma günü, çocuklarımızın gözü önünde yönetim binaları başlarına yıkıldı.Sümer mahallemizde kentsel dönüşüm alanı ilanı ettiğimiz bölgede, vatandaşın pazarlık gücünü kırmak için aynı bölgeye riskli alan kararı çıkarttık. Amatör spor sahamıza yapılan konutları 450 KİPTAŞ 200 ünü de YDH aldı. Sümer’deki riskli alanının bir kısmını KİPTAŞ’ın konutlarıyla takasa razı etmeye çalıştık. Yalnız ya dairesinin 3/4’üne razı olacak ya 1/4ini m2 si 2.550 tl den satın alacak diye şart koştuk. Birçok aileyi örfümüze âdetimize hiç de uymayan hatta yakışmayan 1+1 daireleri kabul etmeye zorladık. Böylece dönüşmeye başladık. Şimdi KİPTAŞ konutlarına taşınan bölgeyi yıkılıp yapılacak, 3.etabı buraya taşıyacağız. Ama 3. etap boşaltıldığında yerine ne yapılacağı halen meçhul. ama gözden kaçmayan başka bir önemli konu da, Sümer’de dere kenarında bozkurt fabrikasının yeri olarak bilinen Koç’un 60-70 dönümlük arazisi bu vesileyle, planlarda ağaçlandırma alanı olmaktan çıkarılıp, bir kalem de konut alanına çevriliverdi. Hakkını yemeyelim bir şartla, bu inşaatları da batmak üzere olan YDH şirketi yapmak koşuluyla. Sümer mahalle sakinlerini bilmem ama gerek koç, gerek YDH müthiş bir rant elde etti. Zeytinburnu halkı 60-70 dönümlük ağaçlandırma bölgesini ve çocuklarının spor sahalarını kaybetti. 5 katlı eski binalarını verdi , 15 katlı binalardan kendi dairesinin 3/4ü büyüklüğünde bir daire sahibi olacak. Böylece dere kenarında 1.100 konutluk nur topu gibi THE Veliefendi sitemiz oldu. Daireler kaç para mı? Sanırım 1.000.000.tl den aşağı değil. Yani Zeytinburnulu hemşerilerimize hitap etmiyor.5 katlı binalarını verip 15 katlı KİPTAŞ konutlarına geçerken kendisinden kesilen 25.m2 ye biçilen 60-65.000 TL yı ödeme zorluğu çeken, THE Veliefendi’de nasıl oturacak? tabi dışarıdan zenginler gelip oturacak. Pardon amatör sahanın yerine, Adnan Şenses benzinliğinin arkasında doğan tesisleri yapıldı ama her nedense, belediyemize tahsis veya tapuda devir ve tescil edilmedi. Kulüp binaları yıkılan Kulüplerimize aynı yerde, yönetim ve soyunma odaları yapılması gerekirdi. Bu talepleri bu güne kadar karşılanmadı.
‘UCUBELER İLE VATANDAŞIN DENİZ HAVASINI KESTİNİZ’
Zeytinburnu dönüşüyor, haksızlık etmeyelim.. Ottomar’ımız var.. o ne demeyin var işte sahilde koca bir otel… Bize sırtı dönük ama olsun rüzgârımız kesiyor… O da hizmet değil mi? 16-9’a diyecek söz yok dünya 16-9 ‘u konuşuyor. Sayın kadir topbaş, sayın belediye başkanı, eski kültür turizm bakanı hepsi yanlış olduğunu itiraf etti. Kim yaptı bunu peki… Sultanahmet camiinin minareleri arasına yeni bir figür eklendi. Geçen feribotla Yalova’dan geliyorum bir çirkinlik abidesi olarak karşımda. Tam bir ucube. Dünya kültür, şehrin bu yağmaları nedeniyle, dünya mirasının riskli şehri statüsüne alınması konuşuluyor. ama birkaç ay önce belediye başkanımız bir TV programında emlakçı gibi, 16-9’u tanıtıyor, 2+ 1 daireler için 2 milyon 200 bin TL değerde olduğunu söylüyordu.. şaşırdım doğrusu . demek ki İstanbul’un, Sultanahmet camisi minareleri arasından siluetine giren 16-9 ‘un rezidansları , bu kadar para ediyor , canım tarihin , kutsal mabetlerimizin de o kadar çiğnenmesi önemli değil der gibi. burada kim rezidans aldı bilemem ama, benim Zeytinburnulu hemşerilerim, yine sahildeki rüzgarımızı kestiği için kuytuda üşümeden yaşamaya devam edecek. Öyle çoluk çocuk belediyenin oradan sahile koşamayacağız yakında, sahillere de büyükşehir bir iyilik düşünür bu kadar otel yapılaşmalarından sonra.
‘KÜLTÜR VADİSİ PROJESİ’NİN FATİH SULTAN MEHMET ÜNİVERSİTESİ’NE KURBAN ETTİNİZ’
Pardon prestij projelerin en önemlisi atladım özür dilerim. Kültür vadisi projesi. Hani Osmanlı konakları, Topkapı’dan erikli babaya kadar uzanan vadi. Hani konaklardakiler rahatsız olmasın diye, Üsküp mahallesinde tapu alamayan hemşerilerimizi de, başak garajına yapılacak konutlara gönderecektik. Taksitle ödeyeceklerdi daireleri. genişçe bir kültür vaadimiz olacaktı kadar mimarımız, güzel sanatlar mezunlarımız çalışıyordu. bir an önce başlamak için minibüs duraklarının oradaki oto sanayi sitesini zorla yıkıp, terk etmeyen tamircilerinin müşteri giriş çıkış yolunu hafriyat dökerek kapattığımız vadi. Vatandaşların iş hanlarını, yıkılacak derecede tehlikeli yapı diye encümen kararı çıkarttığımız, yürütmenin durdurulması kararı belediyemize ulaşana kadar jet hızıyla yıktığımız İşhanlarının olduğu vadi…
Bir gecede bakanlar kurulu kararıyla vadinin yaklaşık 100 küsur dönümü Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi vakfına tahsis edildi. Çok ayıp ettiler arkadaşlar. Burada bir belediye başkanı var, halkın temsilcileri meclisimiz var. Bizi adam yerine koymayan bu iktidara çok kızgınım. Zaten haksız yıkım yapıldığına dair vatandaş da idare mahkemesinde davalarını kazanıyor. Yüklüce bir tazminat kapımızda. Kime yaradı şimdi bu. Tazminatları bu vakıf üniversitesi öder mi acep. O bölgede endüstri meslek, teknik lise, Anadolu teknik lise, Turizm otelcilik lisesi, tekstil lisesi var. tabi okulların da yeri gitti vakfa… Vakıf denilince öyle sevinmeyin. Hayır’ına okutacak değiller çocukları yıllık en azı 15,000 TL sı istiyor vakıf üniversiteleri. 3 çocuk yapanın vay haline.. Tek çocuk da bu şekilde okutmamız mümkün değil ya neyse. Kültür Vadisi diye diye başkanımız, bu vakıf üniversitesi yöneticilerinin iştahını kabartmış anlaşılan. Keşke biraz az reklam yapsaymışız.. Başkanımız da il il göçmen kuşlar gibi İftar yemekleri verirken, elimizden uçtu gitti vaadinin yarısı. Hayır iyi oldu diyemem yanlış anlamayın.. Hani büyükşehir belediyesinin başak garajı diye tabir edilen arsası da gitti. Kimin yerini kamulaştıracak olsak oradan daire verelim diyordu belediye başkanımız. Allah’tan o insanlar bize güvenip he dememiş.. Üsküp mahallesinin tapu bekleyenleri de açıkta kaldı. Hak yerini bulacak inşallah, tapularını alacaklar başka bahane kalmadı.
Yine kültür vaadimizin içinde hayat sağlık vakfına tanınan ayrıcalıklar milyonlar değerinde konağın 25 yıllığına bedelsiz tashihi, ayrıca arsa tashihi, tıbbı bitkiler bahçesinde tanınan ayrıcalıklar, eğitim alanında hiçbir tecrübesi duyulmamış bir vakfın bu kadar kayrılması, anlaşılır bir şey değildir. Yine deniz feneri davasıyla kamu vicdanlarında yara almış bir derneğe 25 yıllığına bu bölgede milyonlar değerinde 4 dönüm taşınmazın 25 yıllığına tashihi hepimizi rahatsız etmiştir. Eskiden kendi malvarlıklarını bu tür hayır ilerine vakfeden hayırseverler vardı. Şimdi ise tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan devlet mallarına vakıf ve sözde kamu yararına dernek statüsü alan derneklerin kurucuları var. Tüm bunlar da halkımızın gözünde kayırmacılık olarak algılanmaktadır..
‘VATANDAŞI ZORLA KAMULAŞTIRMAYA SÜRÜKLÜYORNUZ’
Öte yandan vatandaşın evlerini caminin etrafını büyütmek ve açmak için elinden alırken, onlara da şu yeri verelim dediğimizde, Zeytinburnu’nun en değerli yerlerini herkese veremeyiz diyorsunuz. şimdi bu yaklaşım adil mi ?
Daha yeni , Merkez efendi caminin çevresinde 6 parsele yıkım kararı gelmiş.. riskli bina diye.. 3-4 katlı binalar bunlar.. yıksa bir daha yerine tek kattan fazla yapamayacak. Zeytinburnu’nun komşuluk ve hemşerilik kültürünün yaşandığı tek bölge buranın kaldığını söyleyebilirim size. Ama olur mu canım şimdi orda planlar var. Yıksınlar tek kata sığsınlar. Sığmıyorlarsa satsın gitsinler. Müşteri de çok hani. Mahalleli tedirgin. Tapulu tapusuz herkes tedirgin. bu dönüşüm projeleri birilerini zenginleştirirken işte yıllardır Zeytinburnu’nun kahrını çekmiş halkımızı da böyle endişelendirmekte. Yine sultan murat cami çevresindeki 21 parsel sahibi ,2 şer üçer plan değişikliği ile tedirgin. Merkez evlerinde oturan 3000 küsur zenginin ibadethane ihtiyacı için onların evlerinin elinden para karşılığı kamulaştırılıp alınacak ve aldıkları paralarla ancak eski bir binadan dahi konut edinemeyecekler. Camiyi büyütmek yetmiyor tabi, Merkez evlerinden gelen milyonerler yürüyerek gelecek değil ya arabalarını park etmek için vatandaşın evini yıkıp kat otoparkı yapılması gerek, üstüne de yeşil alan meydan yapıldı mı tamam. Allah kabul etsin. Bu dünyaları cennet de, ahiretlerini bilemem.
‘SİZLER ROBİN HOD DEĞİL ROBİN YUT OLDUNUZ’
Irmak dövizin yanındaki arsayı ezilen şiddete uğrayan, hayati tehlike içinde olan kadınlarımıza konuk evi yapmaya kıyamadık, bari şu cami çevresini genişletmek için yerlerine göz koyduğumuz vatandaşların yeriyle trampa yapalım diyoruz. Zeytinburnu’nun en değerli yerlerini öyle herkese veremeyiz dediniz. çok değerli ise camiyi oraya yapın o zaman ..çünkü camilerimizin değeri parayla ölçülmez.. Şimdi başkanımızın bir konuşmasında kentsel dönüşümle ilgili , zenginden alıp fakire veriyoruz diyerek kendine robin hut yakıştırması yaptığını izlemiştim.. Şimdi tüm bu saydıklarım sizce zenginden alınıp fakire verilmesi mi yoksa fakirden alınıp zengine verilmesi mi? Takdir değerli meclisimizin ve halkımızındır.
Yine hatırlarsanız 2010 denetim raporunda, reel İstanbul ve 16-9 inşaatı yapan müteahhitlerin evrakları tamamlanmadığı halde 2009’un son günü ruhsat harçlarını alarak , iki firmanın kasasından Yaklaşık 1.0000.000.tl çıkmasını yani belediyemizin kasasına bu kadar bedelin eksik girmesini sağladığınız halde, fakirin oturduğu evlere personel gönderip, tekrar tekrar ölçüp 3-5 m2 büyük çıkartıp geriye doğru 5 yıllık emlak vergisi çıkartıyorsunuz.. Sümer’de dairesinin büyüklüğüne göre KİPTAŞ’tan daire alacakların evine de, oturdukları dairelerini küçük çıkartmak için personel gönderiyorsunuz. bizim Robin Hut , Robin Yut olmuş anlaşılan. Vallahi ben bu Robin Hut’u hiç beğenmedim başkanım. Vatandaş Robin Hut’tan korkmaya başlayacak sayenizde. Şimdi sevgili arkadaşlarım bunca zamandır olduğu gibi, 2012 de Zeytinburnu’nu geliştirecek halkın yararına projeler yapılmadı. Planlamalar kentsel bütünlük arz etmiyor. Bizler, bizi yönetenlerin kafalarında neler olduğunu bilemediğimizden, parça parça önümüze gelen değişiklikleri görüyoruz. bu da hem bizlerin hem halkımızın güvensizliği sorununu doğuruyor.
‘VERDİĞİNİZ HER SÖZÜ UNUTUP YERİNE GETİRMEDİNİZ’
Verilen sözler tutulmuyor. Her yıl için bir okul sözü verilmişti. Tutulmadı eski okullarımızın güçlendirilmesi, yıkılıp yeniden yapılması, derslik sayısının arttırılması, bu yoğunluk artışının ihtiyaçlarını çözmeye yetmiyor. Okul bahçeleri çocuklarımızın ihtiyacını karşılamıyor. Okullarımızda eğitim verimsiz, sınıflar kalabalık, maalesef hükümet okulların temizlik, hizmetli kadrosunun maaşlarını ödemiyor bunlar tamamen okul aile birlikleri üzerine yıkılmış durumda. Katkı payı parası veliler ödemiyor. Okulların temizliğinin belediyemizce yapılması konusunda önerge verdik, değerlendirilmedi. Birçok mahallede semt konağı yapıldığı halde, Çırpıcı mahallesi göz ardı edildi. Mahallenin bir okulu dahi yok. Üstelik bunca yeni site yapıldı bu ailelerin çocukları Zeytinburnu’nu beğenmeyip buradaki okullara gelmez diyorsanız başka. Şuan demirciler sitesi dışında hatırladığım kadarıyla bir okul yeri planımız yok.
‘ZEYTİNBURNU’NUN PARİS’E DEĞİL HARLEM’E ÇEVİRDİNİZ’
Taş paralarının alınmasının bundan sonra meclis kararı gerektirmesiyle ilgili yasa değişikliği, vatandaşın çok fahiş katılım payı tahsiline tepkisi sonucu gerçekleşmiştir. bu durum sevindiricidir. Yine sayın başkanımızın birkaç kez Zeytinburnu, Paris’in arka sokakları gibi oldu demişti. Başkanımız çok sık yurt dışına gidiyor, biz Paris’i henüz görmedik ama Zeytinburnu nereye benziyor diye bakacak olursak Harlem’i geçti diyebilirim. Hemen yakın zamanda şöyle bir yerel haberleri anımsayacak olursak; doğalgaz zehirlenmesinden 5 Afganlı genç öldü, Gökalp mahallesinde. Bakkala uyuşturucu operasyonu yapıldı raflarda 39 kilo esrar bulundu Yeşiltepe mahallesinde. 4 katlı bir apartmanın 2.katındaki dairede ayaklarından birbirine zincirlenmiş 6 göçmen rehin bulundu. Veliefendi mahallesinde Kaldırım işçileri sokak ortasında döverek adam öldürdü. Zeytinburnu meydanında kurbanlık getiren kamyonla getirildiği ortaya çıkan 50 kg eroin yakalandı. Yine Zeytinburnu’nda bir otomobilde. Sokağa çıktığımızda BM iltica bölgesi gibi bir görüntü var. Eğitimde kültürde kendilerini bize yakın hissetmiş olacaklar ki, Suriyeli mülteciler de Zeytinburnu’nda bir binayı okul olarak kiralamış ve 500 çocuk için okul açıldı. yani Moskovalı iş adamlarının, Arap prenslerinin Zeytinburnu’nda daire almaları Zeytinburnu halkını zenginleştirmiyor sayın başkan.. ne zaman bizim Zeytinbunulu hemşerilerimiz dışarıdan ev almaya başlar o zaman evet yerlerimiz değerlendi, halkımız zenginleşti diyebiliriz. ne zaman ki Zeytinburnu’ndaki bu siteler duvarları ortadan kaldırır o zaman Zeytinburnu’nda adaletli bir gelişim var diyebiliriz. baksanıza halkın yoksulluğundan korkuyorlar, rahatsız oluyorlar.. ne zaman ki Ataköy’de oturanlar çocuklarını bozkurttaki, Merkez efendi deki telsizdeki okula servislerle göndermeye başlarlar o zaman Zeytinburnu gelişiyor diyebiliriz. Yoksa sadece binalar yenilenir, yoksullar başka taşra ilçelere gitmek zorunda kalır buraya da parası olanlar gelir , bu da bir dönüşümdür ama Zeytinburnu halkı burada kalmayacaksa bırakın bu haliyle kalsın.
‘AKP İLÇE TEŞKİLATINI TAŞERONLARA YERLEŞTİRDİNİZ’
Sayın başkan bunların yanında başka adaletsizlikler hukuksuzluklar da var. Her zaman personel sayısını ve harcamalarını düşürmekle övünürsünüz. Ama anlaşılıyor ki personel harcamalarının yaklaşık 2 katı kadar da hizmet alımlarına harcama yapılıyor. Taşeronların çalıştırdığı işçi sayılarına baktığımızda sayı ve harcama olarak bir şeyin değişmediğini görüyoruz. Aksine işçinin cebine girecek para, taşeronların cebine girmektedir. işçi kısa süreli sözleşmelerle, işsiz bırakılma tehditti ve baskısı karşısında hakkını arayamamakta, sendikal örgütlenmesini yapamamaktadır. Ayrıca biliyoruz ki burada çalışanlar taşeronların işe aldıkları işçileri olmayıp, büyük çoğunluğunun siyasi referanslarla gelen hatta ve hatta AKP ilçesinde kadın kolunda, gençlik kolunda mahalle birimlerinde yöneticilerinizdir. Bu husus toplumda adaletsizlik duygusu oluşturmaktadır.Kadrolaşmalar vatandaşın tepkisini alacak derecede dar kadrolaşmalardır. Belediye başkan yardımcımızın kayınpederi, kayınbiraderi kadrolu personel. Vatandaş tepkili, bu belediyeyi aile şirketi olarak yönettiğiniz kanısı oluşturmaktadır. yine ihale alanların kiminin hac arkadaşı, kiminin parti yöneticilerinin yakınları olmaları da tarafsızlık ilkesi içinde belediyemizin yönetilmediği kanısını uyandırmaktadır. Hak ve adaletin korunması kamu yöneticilerinin birincil hedeflerinden biri olmalıdır. kamu mallarından istifade edilecekse vatandaşa fırsat eşitliği sağlanmalıdır. bir toplumda adalet yoksa hiçbir özgürlüğün güvencesi yoktur. O yüzden adalete inanmamız, gerçekleştirmek için elimizden gelen gayreti göstermemiz gerekmektedir.
‘DAVUTPAŞA DAVASINDA DURUŞMALARA NİÇİN KATILMIYORSUNUZ?’
Geçtiğimiz ay basında, Davutpaşa patlamasıyla ilgili davada, belediye başkanımız hakkında kamu davası açıldığı bilgileri yer aldı. Avukatınız, sağlık sorunu sebebiyle raporlu olduğunuzu bu yüzden duruşmaya katılamadığınızı beyan etmesine rağmen, aynı gün başka etkinliklerdeki görüntüleriniz basında paylaşıldı ve tepki aldı. bize şimdi kendinizi socratese benzettiğinizi dahi söyleyebilirsiniz ama hakikatler sözlerde değil davranışlarda yansır ve ortaya çıkar. Mahkemeyi oyaladınız ve resmi mercileri yanılttınız diyebilir miyiz? Sayın Aydın Çıkrıkçı elektrik tellerini yer altına aldırdığınızı açıkladı az evvel ama , Merkez efendi mahallesinde süs havuzunda elektrik kaçağından ölen iki masum yavrumuzun da hayatı, elektrik kaçağı yüzünden gitti. bu durum belediyemizin denetim görevini yerine getirmede ihmali bulunduğunun bir kanıtıdır. Yine Merkezefendi de çağlar sitesini usulsüz yıktırdınız, mahkeme yıkımın haksız ve usulsüz olduğuna karar verdi. Vatandaşın açmış olduğu tazminat davalarının sonuçlanmasıyla, belediyemiz zarara uğratılmış olacaktır. Bu tür kararların alınmasında, kafanızda başka kişilere hareket edip, işi oldu bitti ye getirmek belediyemize pahalıya mal olmaktadır. bu zararlar halkımızın vergisiyle karşılanmaktadır. özellikle yıkım gibi telafisi güç ve imkansız zararlar doğuracak idari kararlar alınırken, hasım gibi değil basiretli bir yönetici gibi davranmalısınız.
‘BİZİM BELEDİYE BAŞKANLARI OKULLARLA ANILACAK, SİZ İSE 16/9 UCUBE İLE ANILACAKSINIZ’
Yine Zeytinburnu’nda kendiliğinden çöken binada da belediyemiz yetkililerinin kusurlu olduğu sonucu mahkeme kararına yansıdı. Belediyemiz hakkında 46 icra takibi var bunlara eskiden gelen borçlar diyorsunuz. Peki bunları Sn Muzaffer Çavuşoğlu mu ,Hasan Yılmaz mı Dr. Adil Emecan mı ödeyecek ? bunu mu bekliyorsunuz. Kısacası Zeytinburnu kötü yönetiliyor. Halkı çiçekle böcekle kandırmaya çalışıyorsunuz bakın Dr. Muzaffer Çavuşoğlu denilince Zeytinburnu halkının aklına tapuların dağıtılması, ilk imar planları, Zeytinburnu stadyumu geliyor. Hasan yılmaz denilince Kazlıçeşme’den dericilerin kaldırılması, halin kaldırılması, Tramvayın Zeytinburnu’na getirilmesi, ilk semt konakları, kumcuların gönderilmesi gelir. Sn. Adil Emecan denilince Abay, Saniye Sezgin, Haluk Ündeğer, gibi 5 tane okul, Avrasya Hastanesi ve Olivium akla gelir. Ama unutmayın ki Murat Aydın denildiğinde de insanların aklına ilk gelen tarihe bir hançer gibi saplanan 16-9 gelecektir. Çünkü insanlar yaptıklarıyla anılır.
ZEYTİNBURNU HABER GAZETESİ-ÖZEL