Hasankeyf’ten yardımseverlere mektup
Fotoğraf karelerini teker teker defalarca inceledik. Daha doğrusu ilk incelediğimiz minik öğrencilerin yüz ifadeleri ve ardından da gözlerindeki sevinç ve mutluluk parlaklığı idi. İşte o gözler, mutluluk bakışları ve muazzam parıltıları, her öğrencinin yüzüne yazılmış bir mektup gibi okunuyordu. Hele hele cin gibi bakan saçları, teni sapsarı maviş gözlü bir minik vardı ki o minik neşesi, gülümsemesi ve mutluluğu ile öylesine çok şeyler anlatıyordu ki. İşte o bakışlardaki ve gülümsemedeki mektup şöyle yazılmıştı. “ Hani şarkıları eşliğinde bizlere yazıp okuduğunuz mektuplar var ya, Onları önce gönüllerimizde ve sonra da okulumuz panolarında sergiledik. Zeytinburnuhaber.org günlük haber sitesinden bizlere gösterdiğiniz sevgi ve sevinçleri, ey sallayarak bulutların postası ile bizlere gönderdiğiniz selamları da aldık. Elbise, kırtasiye, oyuncaklar elbet bir gün bizleri bulur. En önemlisi olan sevgili minik kardeşlerimiz sizlerin sevgi dolu sevinçlerinizdi. Bizlerde sizler gibi sevindik. Evlerimize gittiğimiz zaman anne ve babalarımıza < İstanbul’dan minik kardeşlerimiz bizlere hediye göndermiş > dediğimiz zaman annelerimiz babalarımız, nenelere ve dedelerimiz < Bizleri ve sizleri unutmayanlarda varmış, Bu minik kardeşleriniz yarınlarda da inşallah bizleri unutmazlar bu gün unutanların yanında> sözlerini minik aklımızla pek anlayamadık ama sizleri okulumuzda bulunan bir iki bilgisayardan izledik. Sizler ne hoş kardeşlerimizsiniz. Hani gitmesek de, belki de hiç yakinen göremesek de 60. Yıl İlköğretim Okulu’muzdan sizlere öylesine sıcak sevgiler gönderiyoruz ki, sizler bu sevgi hırkaları içerisinde asla üşümezsiniz. Bizleri mutlu ettiniz, Allah’da sizlerin mutluluğunu hiçbir zaman eksiltmesin sevgili kardeşlerimiz ve arkadaşlarımız ve oradaki öğretmenlerimiz ile bizleri unutmayan ağabeylerimiz.”
Okul öncesi ana sınıfı öğrencilerini izledik resimlerde. Çürük ve dökülmüş dişleri arasından bir başka kahkaha atan, burnu kanadığı için burun deliklerini pamukla tıkayan öğrencinin sakin mutluluğu, hele hele birkaç öğrencinin “ Bunlar benim mi “ diyerek heyecanla kollarına serpiştirdiği giysilerdeki sıcaklığı algıladık. Algıladığımız en güzel şey ise Toki – Seyit Nizam – Şehit ( Komiser ) Semih Balaban İlköğretim Okulu’nun bu çalışmalarına destek veren öğretmenler ve öğrencilerin isteklerini geri çevirmeyen yardımsever esnaflardı. Demek ki oluyormuş. Oralarda, çok uzaklar da öylesine köyler var ki. Hani gidemediğimiz ve göremediğimiz. Fakat bilinmesi gereken en büyük gerçek şudur Ankara’daki efendiler. GİTMEDİĞİMİZ, GİDEMEDİĞİMİZ YERLER ASLA BİZİM DEĞİLDİR. Bizimse eğr gidilmeli. Gidilemiyorsa işte bu miniklerin mutluluğu için, her hangi bir şekilde, nasıl olursa olsun ulaşılmalı, sarışın, esmer, kumral, teni yanık, boynu bükük, dişi çürük, engelli, engelsiz bu öğrencileri mutlak ve mutlaka bir gün için ulaşılmalı. EĞER BU VATAN BİZİM İSE. ZEYTİNBURNUHABER.ORG-ÖZEL-MEHMET ALPAY