Aydınlar Ocağı Türkiye’nin 2017 Karnesini açıkladı

Aydınlar Ocağı Genel Merkezi tarafından düzenlenen toplantıda, “2017 sonunda ülke sorunları” masaya yatırıldı . Aydınlar Ocağı sorunları masaya yatırdı Aydınlar Ocağı Genel Merkezi tarafından düzenlenen toplantıda, “2017 sonunda ülke sorunları” masaya yatırıldı Aydınlar Ocağı Genel Sekreteri Süleyman Uluocak’ın organizasyonu ve moderatörlüğünde yapılan toplantının açılış konuşmasında konuşan Uluocak, ülkemizin olağan üstü durumlar yaşadığını söyleyerek, toplantılarını da OHAL kapsamında düzenlediklerini belirtti. Uluocak, “Orta Doğu barut fıçısı ve pimi çekilmiş bir bomba gibi. Amerika, merkezi dinler arası diyalogdan, dinler arası savaşa doğru gidiyor” diyerek katılımcıları selamladı.

‘NE OLURSA OLSUN DEVAM EDECEĞİZ’

Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Mustafa Erkal’ı konuşmasını yapmak için sahneye davet eden Uluocak, şartlar ne olurlarsa olsun toplantılara devam edeceklerini söyledi. Aydınlar Ocağı’nın kurulduğu tarihten itibaren yerli, milli, dıştan kumandalı olmayan ve siyasetin arka bahçesinde yer almayı kendine uygun görmeyen bir sivil toplum hareketi olarak çalışmaya devam ettiğini söyleyerek konuşmasına başlayan Erkal, Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği ilişkilerinin yanı sıra, son yıllarda tartışılan NATO üyeliği ve Türkiye’nin Orta Doğu’da ki durumundan bahsetti.

‘DÜNYANIN ÇİVİSİNİ ÇIKARIYORLAR’

2019 ve 2020 yıllarında Türkiye’nin karşılaşacağı önemli bölge sorunları ve değişen dünya dengelerinden de söz eden Erkal, “Dünyanın çivisini çıkarıyorlar. Dış politikada geniş ve sağlam bir mutabakat yoksa, o ülkenin tezlerini milletler arası alanda savunmak mümkün olmaz” dedi.

‘EĞİTİMDE İSRAF’

“Her ilin bir futbol takımı varsa, her ilinde bir üniversiteleri olmalıdır” diyerek konuşmasını sürdüren Erkal, “Eğitime kaynak ayırmaktan çok, nasıl kullandığına bakmak lazım. İş güvencesi olmadığı için kullanılmayan kontenjanlar var. Bu eğitimde israftır. Eğitimde kalite güvencesi veremiyoruz. Siyasi her konuda karar vermeyi bırakıp, işi ehline bırakılmalıdır” diyerek tepki gösterdi.

‘MÜLTECİLER ÖNEMLİ SORUN’

Büyükşehirlerin trafik, ulaşım, kalabalık ve heterojen hale gelmesi konularının da düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Erkal, “Bir ülkede silah internet yolu ile satılıyorsa o ülkenin aydınları ve siyasileri bundan şikâyet edemez” dedi. Bilgisayar oyunlarıyla çocukların aileden koparak, teknolojinin esiri olduğunu söyledi. İstanbul nüfusundan şikâyetçinken mülteci nüfusunun da önemli bir sorun olduğunu, Kentsel dönüşüme girmeyen yerlerin çeşitli ayak oyunlarıyla dönüşüme sokulduğunu da dile getirdi.

‘TÜKÇE BİZİM SES BAYRAĞIMIZDIR’

Türk dünyasının dış politikalarına da değinen Mustafa Erkal, “K. Kıbrıs’ı yaşatmak demek Anadolu’yu yaşatmak demektir” diyerek dış politikalarından söz etti. Erkal ayrıca asimile edilmiş Türk ırkının entegrasyonunun önemli olduğunu, hukuki tedbirlerin asimile konusunda önleyici olacağını belirtti. “Türkçe bizim ses bayrağımızdır” diyen Erkal, Türkçe konuşulan her yerin vatan parçası olduğunu, Balkanlarda Türkiye’nin etkinliğinin arttırılmasında çalışmalar olduğunu ve Kosova da Aydınlar Ocağı’nı kurduklarını, Bosna ile temaslarına değindi.

‘ÜMMET EŞİTTİR TÜRK’

Artan işsizlik sayısının da resmi rakamların üstünde olduğunu belirten Erkal, iş kazalarında Avrupa da birinci olduğumuzu, emek, iş gücü ve sermayenin bir bütün olarak ele alınıp koruması gerektiğini vurguladı. Ortadoğu sorununun temelinde Kudüs’ün karşı karşıya kaldığı manzarayı “barışın imha edilmesi” olarak değerlendiren Mustafa Erkal, “İslam ümmetindeniz, Türk milletindeniz, batı medeniyetindeniz. Ben ümmeti arıyorum. Ümmet eşittir Türk. Muhalefetiyle iktidarıyla. Amerika politikası ayrıştır, çatıştır ve istikrarsızlaştır” dedi.

‘SAHİPSİZ DEĞİLLER’

Terör örgütlerinin de sahipsiz olmadığını söyleyen Erkal, Rusya ve ABD’nin terör örgütlerini daha fazla kullanmak için sahte bir gülücük içerisinde olduğunu iddia etti. Nato konusunda da düşüncelerini anlatan Erkal, Sovyetler Birliği ile yapılan mücadelenin şerefli bir duruş olduğunu belirterek, “Türk milliyetçiliği hissiyle yapılmış bir mücadeledir. Türkiye Nato dışına itilmek isteniyor, bir yandan da kuşatılmak isteniyor. Dolduruşa gelmemek lazım” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu Yunanistan’a yakın bulduğunu söyledi. Dikkat edilmesi gerekenin Yunanistan’ın karşımıza bir tehdit olarak çıkabilme ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti.

‘ÜRETMEYEN TÜKETEN TÜRKİYE’

Erkal, kapanan iş yerleri, batan şirketler, hayvancılık ve tarım gibi üzerinde durulması gereken alanların olduğunu, ithalat ve ihracat dengelerinin kurulması gerektiğini, cari açığın artarak devam ettiğini, dış ticaret açığını ve acilen ham madde yapan firmaların desteklenmesi gerektiğini söyledi. Erkal ayrıca Yap-İşlet-Devret modeli ile geçiş garantisi verildiğini, gelecek nesillere yansıyacak ekonomik sıkıntının da unutulmaması gerektiğini söyledi. “Üretmeyen tüketen Türkiye” diyerek düşüncelerini paylaştı.

‘MİLLİ İRADE YOK SAYILDI’

Toplantıda söz alan eski Milli Savunma Genel Sekreteri Ümit Yalım ise Türkiye topraklarında 13 Yunan askeri üssü olduğunu, 5 binden fazla da yunan askeri olduğunun altını çizdi. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı’nın Yunanistan ziyaretinde, Lozan anlaşmasının güncellenmesinin gündeme geldiğini söyledi. Aslına bakılırsa 2004 yılından itibaren Lozan Antlaşması’nın zaten güncellendiğini, yani değiştirildiğini iddia etti. Bazı adaların Yunan egemenliğine girdiğini, fiilen değişikliklerin Yunanistan lehine yapıldığını, siyasi iktidar tarafından Yunan Hükümeti’ne bir tek nota verilmediğini kaydetti. 7 kara, 4 deniz, 2 de helikopter üstünün ülkemizde olduğunu belirtti. Anayasaya göre askeri üst açmak için meclis kararı çıkarılarak teskere gerektiğini söyleyen Yalım, “TBMM ve Milli irade yok sayılarak, tek başına karar alınmıştır” dedi. Ülkenin tehlike altında olduğunu, topraklarımıza ağır silahlar yerleştirildiğini ve namlularını Türkiye’ye çevirdiğini belirterek “Hepimiz bu ülkeye sahip çıkmalıyız” dedi. 

‘KİNDAR VE DİNDAR NESİL’

Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu ise konuşmasında 15 yılda 7 tane eğitim bakanının değiştirildiğini, hedefin kindar ve dindar gençlik yetiştirmek olduğunu ve hedef tutmayınca bakanların değiştiğini iddia etti. “İmar rantı yüzünden bu kenti mahvettiler” diyerek devam eden Serdaroğlu, “Şehre ihanet ettik diyorlar. Bu ülkeyi 23 yıldan beri kim yönetiyor. Toplumu aptal mı sanıyorlar. İhanet eden de, şikâyet eden de kendileri” ifadelerini kullandı.

‘KERKÜK ORTADOĞU’NUN KİLİDİ’

Serdaroğlu’nun ardından konuşan Dr. Nefi Demirci ise “Kerkük’teki Türkmenler ne yazık ki yanıyor” diyerek konuşmasına başladı. Demirci, Kerkük’ün Büyük Orta Doğu’nun kilidi ve anahtarı olduğunu söyledi. “Anahtar kimdeyse, Orta Doğu projesine de o hâkim olur” dedi. ‘BAŞKA DOSTUMUZ YOK’ Türk dünyasının parçalanmışlığı ile ilgili konuşan Prof Dr. Metin Karaörs ise dünyada 300 milyona yakın Türk’ün yaşadığını, müstakil ve yarı müstakil topluluklar halinde ayrı ayrı yaşadıklarını, bazılarının kendine Türk demediğini (Özbek, Kazak vb) söyledi. Türk olduğuna inanan herkesin Türk ismini kullanması gerektiğini, dil birliğini meydana getirerek, ortak dilin kullanılması gerektiğini ve Türkün Türk ırkından ve soydaşından başka dostu olmadığını da dile getirdi.

‘CİDDİ ADIMLAR ATILMALI’

Toplantıda konuşan Doç Dr. Mustafa Kemal Cerrahoğlu, Türkiye’deki ateşi söndürmediğimiz sürece, dışarıda yanan ateşe müdahale etmemizin mümkün olmayacağını belirterek konuşmasına başladı. 15 Temmuz darbe kalkınmasından etkilenmeyen ailenin olmadığını, ülkede aileye ve komşuya güvensizliğin katlanarak arttığını söyledi. “Kurtuluş savaşında yakaladığımız o ruhu yakalarsak içimizdeki ateşi de, komşumuzun ateşini de söndürürüz” diyen Cerrahoğlu, Ankara’nın milli birlik ve beraberliğimiz için ciddi adımlar atması gerektiğini belirtti. 12 Eylülden beter kardeş kavgası ortamına girilmesinden korktuğunu söyledi.

‘FİKİR NAMUSUNA SAHİP ÇIKALIM’

Önemli olan insanların fikir namusuna sahip çıkmasıdır” diyerek toplantıda söz alan Hoca Ahmet Yesevi Vakfı Başkanı Erdoğan Aslıyüce, “İyisiyle kötüsüyle Osmanlı bizim ecdadımız. Ama ifrat la tefriti ayırmamız lazım. Gavura kızıp oruç bozmayız ama fikir namusumuza da sahip çıkarız” dedi. 

'13 MİLYON İŞSİZ VAR’

Doç. Dr. Zülfikar Özkan’da, gençlerin okumadığını, eğitim almadığını ve 13 milyon çalışmayanın olduğunu söyledi. Çalışmayan neslin gelecekte nasıl bir toplum oluşturacağından duyduğu endişeyi dile getiren Özkan, çocuk ve kadın haklarında nerede olduğumuzu, İnsani gelişmişlik endeksinde 134 bin ailenin boşandığını ve çocuklarını düşünerek nereye gittiğimizi sordu.

‘ÜLKEMİZDE OYUNLAR OYNUYORLAR’

Kırşehir eski Milletvekili Mustafa Özyurt ise yaptığı konuşmasında, “Türkiye nereye gidiyor düşünmek lazım. Türk milletini savaşa sokmak için elinden geleni yapıyorlar ve bazı komşularımızda buna alet oluyor. Türkiye’mizde dolaplar dönüyor. Sokaklara çıkma, miting yapma ve harekete geçme zamanıdır.

‘SAHİP ÇIKAMADIK’

Düzenlenen gecede konuşan İnşaat Mühendisi Cengiz Arslan ise Kudüs ile ilgili konuşmasında, “Kudüs 3 büyük dinin kutsalıdır. Bu dinler iyilikten dostluktan bahsederken müdavimleri birbirini boğazlıyor. Biz 400 yıldır Kudüs’ü yurtlandıramadık, sahip çıkamadık. Bu bizim ayıbımız. Kudüs için kimse timsah gözyaşı dökmesin” diyerek tepki gösterdi.

TÜRKİYE’NİN DURUMUNA DEĞİNDİ

Aslan’ın ardından konuşan Anadolu Aydınlar Ocağı Başkan Yardımcısı Hicabi Meral, Türkiye’nin durumunu birbirimizin yüzüne bakınca bile anlayabileceğimizi söyledi. Meral, “Günümüzde hastalar doktorların elinde can veriyor, bina mühendislerin elinde çöküyor, para ekonomistlerin elinde kayboluyor, insanlık dinci akademisyenlerin elinde ölüyor, adalet hâkimlerin elinde yok oluyor” dedi.

‘BU SORUNLAR İNCELENMELİ’

Adıyaman Aydınlar Ocağı Başkanı Prof. Dr. Hacı Duran, ABD’nin Musul’u işgalinden sonra başka ülkelere kaçan çocukların yurtsuz kaldığını söyledi. Duran bu konuların dikkatle incelenmesi gerektiğini söyledi.

‘ÇALIŞMALARA BAŞLADIK’

Aydınlar Ocağı Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Sakin Öner’de en büyük kan kaybının eğitim ve kültürde olduğunu, kültürü oluşturan birinci unsurun dil olduğunu, tek devlet, tek bayrak demenin yeterli olmadığını söyleyerek, “Tek dil neden demiyoruz” diye sordu. Eğitimde 2-3 dilin olmayacağını, tek dil olması gerektiğini önemle vurgulayan Öner, her yerin Arapça ve İngilizce tabelalarla dolu olduğunu, şimdilerde de sessiz harflerden oluşan bir internet dilinin oluştuğunu da sözlerine ekleyerek, “Bağımsızlığını, vatanını kaybedenler, dilini kaybetmezse bir gün mutlaka yeniden bir araya gelir” diyerek, Türkçe’nin korunması için yasa çıkması gerektiğini ve Aydınlar Ocağı olarak çalışmalarına başladıklarını belirtti.

ZEYTİNBURNU HABER GAZETESİ-ÖZEL