ALPARSLAN: ''MODERN TERÖRİSTLER''

Burası AKP İstanbul’unun yerel icraatının hüküm sürdüğü yer Davutpaşa. Savaş alanı var, suçlusu 23 yiten can, 117 akıp giden kan, açık yara. Hukuku hiçe sayan Zeytinburnu ilçesinin yerel yöneticilerine, AKP pehlivanlarına uygun gösteri sahası Davutpaşa semti. Kural ve kayıt yok, sorumlu bütün ihtişam ve endamıyla sorumsuzca ortalıkta dolaşmakta. Herkese adalet, AKP’nin yerel yöneticilerine yargı yolu da kapalı. Bazılarına soruşturma izini dahi verilmedi. Bu yurdun üretici emekçileri, henüz alın teri üzerinde kurumadan devlete yâda kapitalist düzene vergisini, evine götüreceği ekmeğinden önce veriyor. Çünkü o ücretli emektar, o hasta ama çalışkan, o kanaatkâr insan. Mensubu bulunduğu milletinin en kutsal kurumu olan ailesinin aşını, hastasının ilacını, öğrencisinin eğitimini, umudunu kazanmak için iş yerine gelmişti. Bilemezdi ki o gün cellâdına razı kurbanlık olduğunu. Aynen öyle oldu ve Davutpaşa semti kan gölüne döndü, 23 can aramızdan ayrıldı, 120 yaralı insan kanı, mevzuatın azizliğine, ihmalin terörünün kucağına sürüldü. Davutpaşa’da hayatını kaybedenler unutuldular, açık yarayı bedeninde hissedenler unuttular. Birde unutmayanlar var. Onlar patlamanın gerçekleştiği yerin park yapılmasını istiyorlar. Unutulmak yerine yeşil çimenlerin, renkli çiçeklerin, ağaçların boy verdiği, ciğerlere nefes olan anıt olsun istiyorlar. Adaletin tecellisi için gerekli olan hukukun herkese çalışmasına inanmak istemeyen var mıdır? Yargıya müdahale etmek yerine destek veren erdem sahibi yöneticiler, göreve davet edilmeyi beklemeyin. Amerikan özgürlüğünün emperyalist zihniyeti, Avrupa kapitalizminin sabık sömürgeleri, Recep Tayyip teokrasisi ve AKP hükümeti desteğinden cesaret alıp, ruhsatsız işyeri açıp, sigortasız işçi çalıştıran “ modern çağın teröristleri” nin yol açtığı eylem. Kurban sayısı hayatını kaybedenlerle ve yaralananlarla da sınırlı olmadığını görmeliler. Öksüz, yetim, dul kalanların, yok olan sermayenin, kurtarma çabalarının, kirlenen havadan etkilenenlerin de dâhil olduğunu ne çabuk unuttular. Yöneticilerin derhal istifa etmelerini gerektiren, kamu yetkililerinin kontrol ve denetim eksikliğinin olduğu açık olan; ihmal, yasa dışı ve ruhsatsız iş yerleri, iş yeri güvenliği sorunu, vahim olay nasıl da yüzsüzlükle anlatılmıştı. İnsanın üç kuruş için ne şartlarda çalıştığını gösteren ibretlik hadiseler yaşanmaya devam ediyor. Uykuda baskın basanın misali sel felaketi de, emeğiyle ürettiği helal maaşı bile doğru dürüst alamayan insanların varlığını ancak böyle hayatlarını kaybettiklerinde mi anlayacağız dedirten hadiseler. Derenin intikamı acı oldu, üreten, her türlü bedele boyun eğen üretici, emekçi yokluğa, sefalete mahkûm oldu. AKP hükümeti desteğinden cesaret alanlar, olayların sorumluları, gerekli denetimi yapmayan yetkililer rahatça uyuyacaklardır yataklarında. Acılı olayın mağdurları kapitalist Avrupa’da arayacaklar adaleti, haklarının hesabını soracaklar AKP hükümetinden, seçime kadar da unutacaklar yâda bilerek oy verip yerinde kalmasını sağlayacaklar hesap sormak için. Mağdurlar unutacaklar Recep Tayyip Erdoğan’ın şeker ( diyabet) hastası olduğunu. Hastalığı nüksedince “one munit” dedirtecekler ve rap söyleyecekler hep bir ağızdan. Aldatma ve Kandırma Politikalarına dur demeden, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hukuk aramak adalete ve kanuna piyango der. Basında, dizide, daha bilmem nice meclis ve makamlarda korku ve tehdit terörünü üzerinizde estiren RTE iktidarına ve AKP hükümetini sandığa mahkûm etme zamanıdır. Faciayı anmak, ders almak, karar almak AKP iktidarını kaldırıp başımızdan atmaktır. Modern teröristler, suçlular yargılanmalı, patlamalarda, sellerde felakete uğrayanlar mallarıyla, canlarıyla, emekleriyle, sıhhatleriyle bedelini ödediler. Başka bedeller ödenmesin, iş yerinde, iş başında boğulmasınlar, patlamalarla parçalanmasın canlar. Çaresi yok, bütün sorumlular yarılanmalı, adalet önüne çıkarılmalı. İş kazası değil bütün bunlar, insanlığa karşı cinayettir. Yargılamanın üzerine vesayet oluşturan AKP hükümetini uyarın, yoksa her geçen gün daha çok özleyeceğiz, daha gerilere bakacağız. Hükümetin kendi tekelleri, kartelleri, elitlerinin derdi AKP’nin TEKEL işçileriyle, mahalle bakkallarıyla, sağlıkçılarıyla, eczacılarıyla, memurlarıyla, öğretmenleriyle, bu milletin askerleriyle, üreticisiyle, sanayicisiyle, eğiticisiyle, emekçisiyle derdi bitmiyor. Recep Tayyip Erdoğan iktidarı ve AKP hükümeti, güvenliği tatil, yasaları tadil ediyor. Sosyal donatı alanlarını, yeşil alanları, ormanları, halkın gezinti alanlarını, temiz sularını, vadilerini, oksijen kaynaklarını, yer altı ve yer üstü zenginliklerini yok ediyor. Kayıplarımızı hissetmiyor, çocuklarımızın çığlıklarını duymuyor, ölenler öldükleriyle kalırken karanlığın derinliğine mahkûm ediyor. AKP hükümeti ve RTE iktidarı kendi karanlık tünellerinin dehlizlerine bizleri ya çekip teokratik yapısını güçlendirecek, yâda seçim sandığına onları kapatıp aydınlık geleceğe açılan milli seciyemize ve vatan ahlakımıza sahip çıkacağız. Memleket aşkıyla, vatan ahlakıyla, millet olmanın özgürlüğünde muasır medeniyetin üzerinde olmanın tek koşulu zenginliklerimizi görmektir, kasabına razı kurbanlık olmak değildir. Tarihimizden ders almaktır. Güzel ahlakın, yasalar mutlak itaatin gerçek zenginlik olduğunu bilmektir. Güzel yurdumun nadide şehri İstanbul’un parçası Zeytinburnu ‘nun üreten semti “Davutpaşa”; Avrupa’nın alelade bir bölgesinde” Devit Pasha” olsaydı, kanun da hüküm de böyle olmazdı. Mağdurlar AHİM ‘i tek çare görmezdi. Kimse güzel yurdumun mağrur ve mağdur insanlarını mecnun görmez, ya Leyla’ya yâda Şeyda’ya salmazdı. Hüküm sahibini, katil veya maktul görmezdi. Kendi gerçeğimizde milli olmanın ülküsüne, öz kültürümüzün demokrasisine, imanımızın güzel ahlakına, çağdaş bilimin ötesinde temiz toplum bilincine, geçmiş doğru hatırlanarak varılır. Yoksa adalet haklıyı değil, güçlüyü korur! Av. F. Ahmet ALPARSLAN