Ahmet Hakan'ı dalağından vuran yazı

Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir, son olarak Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök tarafından klonlanarak Ahmet Arslan olarak piyasaya sürülen Ahmet Hakan'ın dalağını yazdı. Yükselir'in yazısında sert suçlamalar var. Yükselir'in yazısı: "Ahmet Hakan'ın dalağı... Demiştim ya. Cuma günü size Ahmet Hakan ile ilgili daha önce birçok defalar gündeme getirilen ancak yanlış ve eksik bilgiler dolayısıyla bir türlü gerçeği bilinmeyen şu, "Dalak mevzusunu" yazacağım. Meğerse ben Ahmet Hakan'ın dalağını koparmadan önce ödünü koparmışım! Dünkü yazısında Başbakan'a hitaben bir mektup kaleme almış zavallı. Demişki; "Lütfen SABAH gazetesinin yönetiminde söz sahibi olan yakınlarınızdan birine bir telefon açıp, 'Böyle şeylerle uğraşmayın... Ayıptır...' falan diye uyarıda bulunun... Sizi dinleyeceklerdir... Sayın Başbakan... Eğer bunu yapmayacaksanız... Eğer bu tezvirata göz yumacaksanız... O zaman sizden bir "vatandaş" olarak açık talepte bulunuyor ve "kendimi ihbar ediyorum..." Bunu derken bir yandan da aba altından sopa gösterip, Başbakan'a "Ben de sizin çocuğunuzun askere gitmemesini mi yazayım?" diyerek tehdit savurmuş. Bir de Allah'ın safoşu, benim bu yazıdaki bilgileri 15 yıl önce askerlikten kaçmak için çevirdiği dalaverelere bire bir şahit olan ağabeylerinden değil, internetten kıyıda köşede yazılmış bölük pörçük haberlerden indirdiğimi sanmış. Nasıl da kendini ele vermiş! Zamanında 'A' de bakayım Ahmet. Otur Ahmet. Kalk Ahmet" kültürüyle yoğrulduğu için meslekte; sanıyor ki bu işin gerçek savaşçıları da aynı numaraya yatıyor. Bu grupta işler öyle telefonlarla dönmüyor... Sen alışmış olabilirsin ama burası farklı... Ne Başbakan ne de patronaj buna prim vermiyor.. "Sirkatin hakikat söyler" demiş atalarımız.. Sen o grupta buna alıştırıldığın için, her yerde işler hep böyle yürüyor sanıyorsun Ahmet Hakan.. Elmadan bahsederken kafan yalnızca içindeki kurda çalışıyor, yalnızca onu görüyorsun... Ve bu halinle de aynısın Ahmet Hakan.. Bunca zamandır, "Ben de sizdenim.. Beni kabul edin aranıza" diye çalmadığın kapı kalmadı.. Sevin artık.. Sende herkes gibisin.. Ey sevgili Ahmet Hakan! Beni yakınen tanımıyorsun, bari aç tanıyan bir dostuna sor. Sorsana Fatih Altaylı'ya. Ya da hemen yanı başındaki Yalçın Bayer'e.. Ya da Hıncal Ağabey'e.. Yakın tanışırsın hepsiyle değil mi? Sen bilmezsin ama benimle çalışan gazeteciler çok iyi bilir benim ne kadar çatlak ve haber manyağı olduğumu. Ve doğruluğundan emin olduğum haberden bir adım bile geri atmayacağımı... Neyse, sen de öğreneceksin zamanla. Öğreneceksin ve asla bir daha gerçek gazetecilere saldırmayacaksın, sallamayacaksın Ahmet! Bir de duygu sömürüsü katmışsın işin içine. Neymiş efendim? Sağlık sorunları çok hassasmış. Zavallı dalağını boşuna mı aldırmış? "Bal gibi boşuna aldırmışsın Ahmet Hakan. Askerlikten yırtmak için. Çürüğe çıkmak için.Ayrıca oku aşağıda ağabeylerinin senin askerlik maceralarınla ilgili anlattıklarını eğer varsa bir marazın Başbakan'a mektup yazıp beni sansürletmeye çalışacağına Türk savcılarına dilekçe yaz! Dalağı Turhan Çömez kopardı! "O tarihlerde İslamcı kimliği ile öne çıkan en popüler yüzümüzdü. Hepimiz TSK nezdinde şeriat düzeni isteyen kişiler olarak görülüyorduk ama biz biraz arka planda kalmayı başarabiliyorduk. Ahmet Hakan Coşkun'un ise hiç öyle bir şansı yoktu! Çünkü o bizim düşüncelerimize tercüman olan en önemli markamız, kamuoyuna sürdüğümüz yüzümüz, mücahidimizdi. Askerlik çağı gelmiş, çatmıştı. Sürekli, "Gidersem bunlar benim anamı ağlatır. Beni gebertir ve yok ederler" deyip sızlanıyordu. Onu çok seviyorduk ve bizim için kendisini ateşe atan adamı yalnız bırakamazdık. Hemen planlarımızı yaptık ve bir doktorun tavsiyesi ile Fatih'te yine bize yakın bir ismin sahibi olduğu hastanede kalın bağırsağında problem varmış gibi gösterip ameliyat ettirdik. Bağırsaktan biraz alındı ve oraya kelepçe takıldı. Ardından Kasımpaşa Deniz Hastanesi'ne başvurup, "Askerliğe elverişli değildir" raporu aldık. Ancak o rapor üst makamlarda kabul görmeyip, reddoldu. Elimiz ayağımız birbirine karıştı. O arada Ahmet, yine bize en yakın isimlerden biri olarak bilinen arkadaşı Operatör Doktor Turhan Çömez'e durumu aktardı. Çömez, "Son şansın dalağını almak" deyince yeni planlamalara girdik. Öyle ya! Dalağı almak için de bir neden olması gerekiyordu. Dalak alma operasyonu Çömez'in bildiği bir hastanede olacaktı. O nedenle Bandırma'yı işaret etti. Plan hazırlandı: "Ahmet arabayla Bandırma yolunda kaza geçirecek, direksiyon dalağını zedelemiş olacaktı!" Derhal uygulamaya koyduk. Sürdüğü araç hiç olmayacak bir yerde şarampole yuvarlandı. Kazayı sıyırıksız atlattı ama "karnım ağrıyor" diye bas bas bağırmaya başladı. Çağrılan ambulansla Çömez'in beklediği hastaneye gitti. Bakıldı, edildi. Ve, "Dalak zedelenmiş. Derhal ameliyata alıp çıkarmamız lazım" dendi. Ameliyata Turhan Çömez girdi. İnandırıcı olması açısından biraz şov yapalım ahaliye dedik. Hemen bir helikopterle Ahmet'i Bandırma'dan Yeşilköy'de ki International Hospital Hastanesi'ne naklettik. Yeşilköy'de gelen giden ziyaretçinin haddi hesabı yoktu. Epeyce yattı orada. Çıktıktan bir süre sonra da TSK'nın yolunu tuttu. "Dalağım koptu. Ameliyatla aldılar. İşte filmler, raporlar" dedi. Epeyce incelediler bir bahane bulabilmek için ama yapacak bir şey yoktu. Adamın dalağı gerçekten gitmişti. Raporu verdiler ve Ahmet askerlikten yırttı!" Binlerce şehidimiz için... Hikâyeyi okudunuz. Meğerse bu hikâyeyi Ahmet Hakan'ın eski mahallesinde herkes biliyormuş! Yani en son öğrenen bizleriz. Anladığım kadarıyla şimdiye kadar onunla bu camia arasında zımni bir anlaşma varmış ve skandal yaratacak bu bilgileri kimse bizimle paylaşmamış. Ancak tesadüfen tanıştığım çok eski bir dostundan öğrendiğim ve sonrasında da başka kaynaklardan teyidini aldığım bilgilerin bir kısmını yine onun eski dostlarının ricasıyla buraya yazmadım. Gelelim benim niye bu konuyu yıllar sonra gündeme getirdiğime.. Birincisi bu olayı henüz bu hafta başı öğrendim. İkincisi her Türk erkeği için mecburi sayılan vatandaşlık görevindeki adaletsizliğin, sağlığı ile ilgili en ufacık bir problemi olmamasına karşın sağlığını bahane ederek üçkâğıtla askerlikten yırtan hainlerin hesabını sormak için... Yüreklerimizi dağlayan şehitlerimizin kanı, gazilerimizin şanı, milyonlarca gariban Mehmetçiğimizin şerefi, onuru için... Şimdi geldik cevaplanmasını beklediğimiz sorulara.. Ahmet Hakan'a... 1) Fatih'te ilk ameliyatın hangi hastanede, hangi hekim tarafından yapıldı? 2) Kasımpaşa Deniz Hastanesi Başhekimi Şerafettin Özer'i daha önce tanıyor muydun? Nereden? 3) Bandırma'da gerçekleşen ikinci ameliyat hangi hastanede yapıldı? 4) Dalağını Turhan Çömez aldı ama hangi doktorun imzası atıldı? 5) Helikopterle naklinin gerçekleşmesine kim finansör oldu? 6) International Hospital'de yatarken hangi ünlü kadın gazeteci seni ziyarete geldi? Basın Konseyi'ne... Sayın Başkan, yazımı Başbakan aracılığıyla baskı kurdurup sansürlemeye çalışan bu adama nasıl bir yaptırım uygulamayı düşünüyorsunuz? Genelkurmay'a... Sayın yetkililer, Türkiye'de kaç kişi iki farklı sağlık probleminden dolayı, "Askerliğe elverişli değildir" raporu almıştır? Bir de çok kesin olarak bilinir ki, dalak, yetişkin insanda pek bir önemi olmayan, işe yaramayan bir organdır. İnsanoğlu yaşamını dalaksız da pekala sürdürebilir, iş görebilirken Ahmet Hakan'a salt dalağı alındığı için bu rapor nasıl verilmiştir? Acaba sağlık problemi yaşayan birçok Mehmetçik gibi Ahmet Hakan da geri hizmette değerlendirilemez miydi?"